Enes Kara evladımız gibi, adı Bahadır Odabaşı olan 16 yaşındaki bu evladımız da maalesef hayatına kıydı. Ancak kimsenin umrunda bile olmadı. Neden?

 

Çünkü Enes Kara olayı, İslam düşmanları açısından kullanışlı bir enstrüman olarak görüldü ve tepe tepe kullanıldı. Dert, bir gencin hayatına kıyması değildi gündem edenler açısından, ideolojik düşmanlıklarını onun üzerinden kusabilmekti.

 

Oysa Bahadır Odabaşı olayında bu tür bir istismar malzemesi, ideolojik ekmek yok onlar açısından. Dolayısıyla umurlarında olmadı. 

 

Tüm toplum kesimlerinin umrunda olmalıydı ve olmalı oysa Bahadır'ın yaşadıkları. Babası, 15 Temmuz sonrası öğretmenlikten atılmış, 4 yıldır da cezaevinde imiş. Bu durum, yavrucağızın psikolojisini bozmuş ve vahim olay bunun neticesinde gerçekleşmiş.

 

İktidarın darbecilerle hesaplaşılmasına kimsenin diyeceği bir şey olamaz. Ancak, bu hesaplaşmayı toplumsal bir kesimi yok etmeye, onlara hayatı yaşanmaz kılmaya dönüştürmek asla kabul edilemez.

 

Müşrik Mekke toplumu bile, Müslümanlara yaşatılan Şib-i Ebi Talib kuşatma ve boykotuna en sonunda başkaldırmış ve bu zulmün sona ermesini sağlamıştı. Bu toplum, müşrik Mekke toplumundan daha vicdansız olmayı kabulleniyor ise diyecek bir şey yok. Bu süreçte nice Bahadır'lar ziyan olup gitti. Muhakkak ki tüm bunların ruz-i mahşerde bir hesabı olacaktır.

 

(Şükrü Hüseyinoğlu / İslam ve Hayat)