Yemen'deki olaylara dair önemli bir değerlendirme

Siyonist rejim şefi Ariel Sharon’un Kudüs’te Haremu’ş Şerif’e girmesiyle başlayan İkinci İntifada sırasında, siyonistleri protesto eden Husilerin karşısına Siyonistlerin tankları değil de Yemen rejim güçlerinin çıkması ne anlama geliyor? Siyonistlerin katliamlarına hedef olan Gazzeli kardeşleri ile dayanışmaya giren Husiler Yemen rejim güçlerinin kurşunlarına niçin hedef oluyor?

23-11-2009


Yemen'deki Katliamlara Sessiz Kalmak...

Nureddin Şirin / Vel Fecr

Yemen’in zalim ve diktatör rejiminin ülkenin kuzeyinde gerçekleştirdiği ve Suud krallığının da tam destek verdiği katliamların resimlerine bakıp görüntülerini izleyince insanlıktan zerre kadar nasibi olanların kanlarının donmaması mümkün değil.

Bizler bu görüntüleri bu yılın başlarında Gazze’de de görmüştük; siyonist işgal güçlerinin karadan ve havadan 22 gün boyunca sürdürdüğü bombardıman sırasında aralarında çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 1.500’e yakın Filistinli kardeşimiz katledilmişti.

Siyonist rejim güçlerinin bu soykırım saldırıları dünya kamuoyunda öylesine yankılanmıştı ki, bu terör rejiminin şefleri “yahudi” olan "Gladstone" tarafından bile “savaş suçlusu” ilan edilip haklarında soruşturma açılması için BM’ye rapor sunmuştu.

Aynı şekilde siyonistrejim şefleri dünyanın her neresine giderlerse gitsinler, son Güney Amerika ülkeleri gezilerinde olduğu gibi, “bebek katili faşist siyonist defol” diyerek şiddet ve nefretle protesto edildiler.

Gazze’de tanık olduğumuz bu sahnelere şimdilerde Yemen’in Kuzeyine yönelik sürdürülen katliamlara tanık olmaktayız. Bedenleri parçalanmış, elleri kolları kopmuş, iç organları dışarı çıkmış bebeklerin fotoğrafları, tarihin en acımasız saldırılarının nasıl bir vahşete dönüştüğünü gözler önüne seriyor.

Bu kez bu katliamların emrini veren Shimon Peres, Ehud Olmert, Ehud Barak gibi siyonist katiller değil de, bir İslam ülkesinin başında olan Ali Abdullah Salih adlı bir cellat.

Lübnan’nın Kana bölgesinde ve Gazze’de gerçekleştirilen katliamları çoktan geride bırakan Ali Abdullah Salih’in sanki dokunulmazlığı varmış gibi, dünyanın ve müslümanların tepkisizliğinden yararlanarak vahşetini sürdürmesi insanlık ve müslümanlık adına tam bir utanç tablosu olarak karşımızda duruyor.

Ne oldu da, dünyanın sesi kesildi, soluğu çıkmıyor? Ne oldu da insan hakları konusunda hassas olanlar bu insanlık dışı vahşet karşısında bir adım atmıyor? Ne oldu da Ramazan ayında bile bebeklerin üzerine bomba yağdıran kana susamış cellatlara karşı bir itiraz sesi yükseltmiyor?

Acaba, Yemen savaş uçaklarının yanı sıra, sivil ve masum halkın üzerine fosfor bombası yağdıran Suud katillerinin döktüğü Müslüman kanlarının hiçbir değeri yok mu? Bırakalım onların Müslüman olmasını, gayri müslim olsalardı bile, sessiz kalınması İslam’a sığar mıydı?

Hani nerede bizim aydınlarımız, nerede kanaat önderlerimiz? Bize İslam’ın değerlerini, ilkelerini anlatıp duranlar nerede? Yoksa hala daha yazlıklarından dönmediler mi? Yoksa kış mevsimine girerken sıcak su kaplıcalarında kulaç mı atıyorlar?

Sorulmayacak mı?

“Bi eyyi zenbin kutilet?”

Nedir bu insanların suçu? Niçin katledildi onca bebek ve çocuk?

Parça parça olmuş yavrularını kucaklarına alan annelerin çığlıkları, suskunluğumuza karşılık bir vebal olarak bizlerin defterlerine de yazılmaz mı?

Dünya medyası Yemen’deki saldırıların haberlerini aktarırken, Husi direnişçilerin “Zeydi-Şii” Yemen rejiminin ise "Sünni" olduğunu söyleyerek, sanki Yemen’de bir “Sünni-Şii Savaşı” olduğu intibaını verdirmeye çalışıyor.

Haremeyn işgalcisi Suud rejiminin müftüleri de, Yemen’deki Husileri “Şiiliği bölgeye yaymaya çalışmak”la suçluyor. Suudi Arabistan Başmüftüsü Şeyh Abdulaziz el Şeyh, Suudi Arabistan savaş uçaklarının masum ve sivillerin üzerine fosfor bombaları dökmesinin ardından Suud krallığının kendini savunma hakkının olduğunu söylüyor?

Acaba kimdir bu Husiler?

Yıllardır Batı destekli Yemen rejiminin zulüm ve baskılarına karşı insanca ve onurluca bir yaşam sürebilmek için en zorlu şartlar altında diktatörlüğe karşı mücadele veren Husiler nasıl oldu da Amerika tarafından desteklenen Yemen rejimini ve ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki bir numaralı işbirlikçisi Suud krallığını tehdit eder duruma geldiler? Bu Husiler nasıl oldu da her iki yandan süren ağır bombardımanlar ve denizden kuşatmalara karşı, Riyad rejimini sarsmaya başladılar?

Bu Suud krallığının korkusu nedir acaba? Siyonist İsrail rejiminin Hizbullah’a karşı savaşında İsrail’e destekleyecek kadar alçalan bu Suud rejimi kendi gayri meşru saltanatını kaybetmekten mi endişe ediyor?

Yemen rejiminin Husilere karşı saldırıya geçtiği döneme ve gelişen olaylara bir bakalım;

Siyonist rejim şefi Ariel Sharon’un Kudüs’te Haremu’ş Şerif’e girmesiyle başlayan İkinci İntifada sırasında, siyonistleri protesto eden Husilerin karşısına Siyonistlerin tankları değil de Yemen rejim güçlerinin çıkması ne anlama geliyor? Siyonistlerin katliamlarına hedef olan Gazzeli kardeşleri ile dayanışmaya giren Husiler Yemen rejim güçlerinin kurşunlarına niçin hedef oluyor?

Yine Husilerin, Siyonist işgal güçlerinin Lübnan’a saldırısı sırasında Hizbullah’ı destekleyen gösteriler düzenlemesi, camilerde ve meydanlarda Hizbullah bayraklarını dalgalandırması Yemen rejiminin öfkesine niçin sebep oluyor?

Dünyanın bir ucunda ne olup bittiğini yakından takip etmeye çalışan gazetecilerimiz Yemen’de olup bitenleri niçin hiç görmüyor?

Tüm bu sessizlik ve tepkisizlik, Batı ve Suud medyasının empoze ettiği üzere, Yemen’de “Şii-Sünni Savaşı” söyleminin bir sonucu mu acaba? Husilerin Zeydi mezhebine mensup olmaları bir “suç” mu? Eğer “Zeydî” olmak bir suç ise, öncelikle masum insanların bombalanması emrini veren ve kendisi de bir Zeydi olan Yemen diktatörü Ali Abdullah “suçlu” olmuyor mu?

Zeydi olan Husiler Yemen rejiminin muhalifi de Sünniler muhalifi değil mi? Yemen’in en büyük Sünni İslami hareketi olan “İslah hareketi” rejimin muhalifi değil mi?

Mezhebi kaygı ve saplantılarla Husi direnişine kuşkuyla bakanlar, ya da Husilere karşı sürdürülen katliamlar karşısında sessiz kalanlar, İmam Zeyd’in zalim Abbasi sultanına karşı kıyamı sırasında İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin İmam Zeyd’e kıyama katılmaya teşvik ve mali yardım noktasında nasıl destek verdiğini, hatta İmam’ın Zeyd’in kıyamını Resulüllah’ın kıyamına benzettiğini bilmiyorlar mı?

İmam Zeyd’in zalim sultana karşı kıyamı meşru oluyor da, Zeydi Husilerin Ali Abdullah Salih diktatörüne karşı kıyamı meşru olmayacak mı?

Husiler İmamlarının yolunu sürdürüyor, peki biz kendi imamlarımızın yolunu niçin sürdürmüyoruz?

Husiler direnişlerinde “Amerika’ya ölüm” “İsrail’e Ölüm” “Yahudilere lanet olsun” “Zafer İslam’ındır” sloganlarını kendilerine bayraklaştırmışlar. Verdikleri mücadeleyi bu şiarlar üzerine kurmuşlar.

Husi direnişçilerin lideri Abdulmelik el Husi ile yapılan bir röportaj Velfecr’de yayınlandı. Husi lideri mücadelelerinin nedenlerini, ilkelerini ve stratejisini orada kapsamlı bir şekilde anlatıyor.

İsra Haber Yönetmeni arkadaşımız İsa Eren, Yemen’de yaşanan savaş ile ilgili uzunca bir dosya hazırladı. Önümüzdeki günlerde bir seri olarak yayınlanacak olan bu dosya bütün gerçekleri gözler önüne seriyor.

İletişim çağında yaşıyoruz; her şey en detayıyla ortaya çıkıyor, kamuoyunun gündemine geliyor. Tüm bunlara karşın, Yemen’in kuzeyinde yaşananlar sanki Jüpiter’de yaşanıyormuşçasına, olan bitenlere sessiz, tepkisiz ve ilgisiz kalmanın insanlıkla, Müslümanlıkla, hakkaniyet ve adaletle bir izahı olabilir mi?

Allah için şu videoları bir izleyin, şu resimlere bir bakın.

İnsanlık onuru adına bunların bir tanesini kaldırabilmeniz mümkün mü?

İki yüzlü, tutarsız, çifte standartlı bir Müslümanlık yeterince utandırdı artık…

Bu utancı daha ne kadar taşıyacağız?

Bu, Allah’ın zoruna gitmeyecek mi?

Etiketler : #Yemen'deki   #olaylara   #dair   #önemli   #bir   #değerlendirme   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN