17-12-2007 20:12

Vakfe Duası

Biz, İbrahim (as)in çağrısına uyarak yola çıktık. İstikamet edindik. Beytine yöneldik. Şiarlarını haykırmaya, yeryüzüne yayılmış değişik coğrafyalarda yaşayan farklı dil, renk ve kültürlere mensup kardeşlerimizle tanış olmaya, onlarla BİRliğimizin şuurunu kökleştirmeye karar kıldık.

Vakfe Duası

Hüsnü Yazgan / Mekke

 

Ey hüküm ve Hikmet sahibi Rabbimiz!


Biz, ‘Rabbinize iman edin' diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Sana, kitaplarına, meleklerine ve hesap gününe iman ile şereflendik. Hidayetin ile bu şerefi bize bağışlayarak en büyük nimetle bizleri nimetlendirdin.


Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan sensin. Sen diri, ebedi ve ezelisin. Senin kudretin alemleri kuşatmıştır. Gaybı ancak sen bilirsin.


Biz, İbrahim (as)in çağrısına uyarak yola çıktık. İstikamet edindik.  Beytine yöneldik. Şiarlarını haykırmaya, yeryüzüne yayılmış değişik coğrafyalarda yaşayan farklı dil, renk ve kültürlere mensup kardeşlerimizle tanış olmaya, onlarla BİRliğimizin şuurunu kökleştirmeye karar kıldık. Onlarla birlikte, bütün yeryüzü egemenlerine, sahte ilahlarına, gücü ilah edinenlere, kul olduğu sermayesi ile övünenlere, çağın Nemrut, Firavun, Karun ve Bel’amlarına karşı ortak bir deklarasyonla, ‘Allah’tan başka ilah tanımadığımızı, sadece O’na kul olduğumuzu ve sadece O’na ibadet edeceğimizi’ haykırarak ilan edeceğiz!


Rabbimiz!


Mal, mülk, makam, şan ve şöhretten azade olarak huzuruna geldik. Dünyaya ait maddi bütün varlıklardan, kölelik izi taşıyan ruh halinden azade olarak sana geldik. Bütün varlık ve içtenliğimizle sana geldik.  Ellerimizi, yüreğimizden kopan bütün içtenliğimizle sana açtık. Bize şahid olarak seçtiğin Resul’ün duruşunu örnek edinerek ve “Emirlerini yerine getirmeye hazırım, irademi sana bağladım, buradayım, senin emrine itaat etmek benim varlık sebebimdir, emret ki yerine getireyim!”  bilinci ile  ‘Lebbeyk’ demeye geldik.


Sadece senin emrine amadeyiz. Sana itaat etmeyene itaat etmeyeceğiz. Seni yok sayanı yok sayacağız.


Senin ortağın yoktur.


Her emrini ifaya hazırız.


Hiç şüphe yok ki, hamd ve nimet sana mahsustur.


Mülk senindir.


Senin ortağın yoktur.


Bütün sahte ilahları kendi karanlıklarında bırakarak, tek bir ilah olarak sana yöneldik.


Rabbimiz!


Bize şahid olsunlar diye gönderdiğin elçilerin, ayetlerini beyan ettiler. Ağır bedeller ödeme pahasına da olsa görevlerini yerine getirdiler. Bize de insanlığa şahid olma gibi ağır bir sorumluğu tebliğ ettiler. Sana hamd olsun ki, bu gün dünyanın her tarafında bu şahidlik bilinci ile hareket eden kardeşlerimiz var. Bütün zorluk, baskı ve yokluklara rağmen sabırla yolunu sürdürmektedirler.


Yeryüzünde gücü elinde bulunduran yöneticiler azdı. Senin ayetlerini tanımaz hale geldiler. Kendilerine sahte bir takım putları kalkan edinerek zulümlerini meşru göstermeye çalışıyorlar. Mal belli ellerde toplandı. Onlar efendi gerisi köle olsun, istiyorlar. Açlıktan ölen çocuklar bile onları ilgilendirmiyor. Daha çok kazanmak, servetlerine servet katmak için fıtri olanla oynamaktan, onu bozmaktan asla çekinmiyorlar. Hakimiyet alanlarını daha da genişletmek için sürekli yeni silahlar üretmekte ve onları mahrum ve zayıf halklar üzerinde denemektedirler. Onlara askerlik yapacak, yaptıklarını meşru gösterecek uşak ruhlu insanlar da hep olagelmektedir.


Rabbimiz!


Yüzyıllar geçti. Koruyuculuğunu üstlendiğin ‘Zikir’ bütün berraklığı ile ortada. Bütün zorluklara rağmen, Onu okuyacak, anlayacak, idrak edecek, gereği gibi uygulayacak insanlar da  mevcut ama ‘Bunyanun Marsus’ misali kenetlenme zayıfladı. Ümmet başsız ve adil yöneticilerden yoksun.


Rabbimiz!


Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al. Kötülerin azınlık ama belirleyici oldukları bir dünyada ‘İyi’ olmak ve ‘iyilerle birlikte olmak’ çok zor ve ağır bedeller gerektirmekte.


Ey Allah’ım!


Müslüman halklar özgürlüğe su ve ekmek kadar muhtaç ve hasret bir konumda. Onların başındaki yöneticiler zalim ve cahil. Menfaat ve nefislerine göre kanunlar, anayasalar hazırla(t)makta ve canları istediği sürece uygulamaktadırlar. Sahte bir takım kutsallar icat etmişler. Bu kutsallar bazen bayrak, bazen vatan, bazen millet, bazen bütünlük, bazen ölü önderler, bazen şehidler olabilmekte. Onların çoğu, kudsallığın yegane kaynağının Allah olması gerektiğini de biliyorlar. Ama nefisleri, menfaatleri, makam ve otoriteleri bu hakkı teslim etmeye engel. Bazıları ise Allah, Resulleri ve mü’minleri belli alanlardan sürgün etmeyi hayal etmektedirler. Evhamları içinde boğulmakta ve kendilerini risk altında görmektedirler. Her an bir ışık huzmesinin bir taraftan çıkacağı ve karanlıklarının yok olacağı endişesini yaşamaktadırlar.


Rabbimiz!


Bize yeryüzünde güç ve imkan ver.


Rabbimiz!


Biliyor ve inanıyoruz ki, sen mekanlardan münezzehsin, hiçbir şeye muhtaç değilsin ve her şey sana muhtaçtır.


Yine biliyoruz ki, Beytullah, Safa  - Merve, Arafat – Müzdelife – Mina, Vakfe -  Şeytan Taşlama – Kurban – Tavaf – Sa’y sadece birer semboldürler. Bizim bilinçlenmemiz ve sana kulluğumuzun somutlaşmasını sağlayan semboller.


Ey Allahım!


Görüyoruz ki, bu muhteşem şiarlarla bizi yaratılış felsefesini kavramaya ve ona göre bir yaşam içinde olmamızı, hayata yeniden başlamamızı ve ‘adam gibi’ yaşamamızı istiyorsun. Bize, bu dünyada ve daha fırsat varken, dirilişimizin ve hesaba çekileceğimizin provasını yaptırıyorsun. Önce bizleri cenazelerimizi kefenlediğimiz gibi ihramlara büründürüyorsun. Mal, mülk, makam, güç ve üstünlük sebebi olarak güvenebileceğimiz her şeyimizden arındırıyorsun bizi. Bizi şefaatçisiz, destekçisiz bir hale getirerek eşit kılıyorsun.


Arafat’ta BİLGİ,  Müzdelife’de BİLİNÇ, Mina’da EYLEM sahibi olmayı bize öğretiyorsun.        


Ya Rabbi!


Bilginin kaynağı sensin. Şüphesiz senin insanlığa bir hidayet olarak gönderdiğin Kur'an, gerçek ve kesin bilgidir. Adem (as)’e isimleri ve bilgiyi öğreten sensin. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin. Bize de, bilginin kaynağı olan ayetlerini doğru okumayı, doğru anlamayı ve doğru yaşamayı nasip eyle.


Rabbimiz!


Duruşumuzu doğrultmak üzere huzurunda toplandık. Doğru yerde, doğru tarafta, doğrularla birlikte duruş alanlardan eyle bizleri. Bu duruşu istikrar ve sabırla sürdürenlerden eyle. Bunun için bize cesaret, mertlik ve cömertlik nasip eyle ki sapanlardan olmayalım. Akidesini Kitab’ından alan ve onu önceleyenlerden eyle bizleri.


Rabbimiz!


Bilgiyi bilince dönüştürme yürüyüşü, karanlığın basması ile başlar. Kefene bürünmüş birer arif olan bu mahşeri topluluk, Arafat’tan edindiği bilgiyi düşünme, içselleştirme ve eyleme dönüştürmenin tasavvuru içinde Müzdelife alanında yol almakta. Talimatı almış ve hedefe doğru ilerlemekte. Doğacak günle birlikte düşmanla karşılaşacak bu mahşeri topluluk bir taraftan da eyleme hazırlanmakta.


Final, her zaman  çetin olur. Bilgi ve Bilinç aşamasından sonra sıra Eylemdedir. Arafat başlangıç, Müzdelife geçiş, Mina ise süreklidir.


Ya Rabbi!


Mina’da şeytanlar ve şeytani varlıklara karşı başlayan bu bilinçli arifler ordusuna isabeti nasip eyle. Önce nefislerindeki şeytani hissiyatı öldür. Onlardan köleci ruhu uzaklaştır ve onlara özgürlük sevdası nasip eyle ki, sadece sana kul olmayı başarsınlar.


En sevdiklerini sana kurban edebilme bilicini kazandır ki, zalimlere karşı kimsesizlerin sahibi olabilsinler. Onlara, mallarını senin yolunda infak etmenin hazzını tattır ki, mallarının esiri değil efendisi olsunlar.


Ey mülkün sahibi Allah'ım!


Sen dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü alırsın.


Sen dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın.


Hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, her şeye güç yetirensin.


Amellerimizi Salih kıl ve bizden kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin.


Ey Rabbimiz!


Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!


Ey Rabbimiz!


Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme.


Ey Rabbimiz!


Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme!


Bizi affet, bizi bağışla, bize acı!


Sen bizim Mevlamızsın.


Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.

 

(Kaynak: Mizan.de) 

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !