23-04-2022 15:32

Neslin devamı için kelimeler inşaa etmeliyiz

Biz İslam’a iman etmede ısrarcı olduğumuz takdirde ve Kur’an’ın yol göstericiliğini kendimize kılavuz seçtiğimiz sürece bu kirli propaganda şiddetinin etkilerine maruz kalmayız. Ne var ki işimiz sadece bununla da bitmiyor. Önümüzde uzanan onca kirliliğe sebep olan düşünce, davranış bozukluklarına karşı da söz ve amel inşa etme mecburiyetimiz vardır.

Neslin devamı için kelimeler inşaa etmeliyiz

İnsanlığın giderek tek tipleştirilmeye çalışıldığı bir dünyada müslüman olmanın kendine has sorumlulukları vardır. Görünen o ki çok uzak olmayan gelecekte bizim için değerli gördüğümüz bir çok gelenek, inanç biçimi gelmekte olan nesil için çok fazla bir anlam ifade etmeycek gibi. Maruz kaldıkları propaganda şiddeti içinde Batı’nın en süfli yaşamının en ulvi yaşam olduğu yalanıyla aldatılmaktadırlar. Bu öylesine büyük bir propaganda şiddetidir ki rüyalarına kadar işlemiş durumdadır. Algoritma yönetimiyle birlikte bireyin alım satımına, öfkelenmesine veya mutlu olmasına, aile ilişkilerinde  veya toplumsal ilişkilerinde nasıl bir duygu ve tavır takınacaklarına varıncaya kadar bu propaganda şiddeti belirleyici olmaktadır. İslam dini giderek sıradan bir şeymiş gibi hatta “eskilerin masalları” olarak algılanmaktadır. Aslında “esatirün evvelin” olan İslam olmayıp Batı’nın bu süfli yaşamıdır. Zira İslam Adem’den bugüne kadar insanlığı hidayete davet eden ve yine insanlığın barış ve esenlik üzere yaşamasını mümkün kılan bir yaşam biçimidir. Oysa Batı’nın cilalayıp iyi göstermeye gayret ettiği şey ise İblis’ten bugüne  gelinceye kadar sürekli insanları olmayacak bir duaya amin dedirtme ve insanlığı kargaşa, çatışma ortasında zillete düçar etme savaşıdır.

Biz İslam’a iman etmede ısrarcı olduğumuz takdirde ve Kur’an’ın yol göstericiliğini kendimize kılavuz seçtiğimiz sürece bu kirli propaganda şiddetinin etkilerine maruz kalmayız. Ne var ki işimiz sadece bununla da bitmiyor. Önümüzde uzanan onca kirliliğe sebep olan düşünce, davranış bozukluklarına karşı da söz ve amel inşa etme mecburiyetimiz vardır. Bizim çocuklarımız artık bizim inançlarımızı taşımamaya başladı. Maruz kaldıkları şiddetin farkında olmadan tecavüzcüsüne aşık bir şekilde fevc fevc Batı’nın süfli yaşamına teslim olmaktalar. Bizse gidişlerini hüzünlü gözlerle takip etmekteyiz. Biliriz ki küfredenler bir tuzak kurarlarsa Allah’ta bir tuzak kurar. Bunun için ümitsizlik taşımıyoruz. Zira Allah’tan ümidi kesmek de Allah’tan emin olmakta küfürdür. Mesele şu ki Allah bir tuzak kuracaksa bu tuzak inananların eliyle olmalıdır. Biz iman etmişlerdensek eğer bu tuzağa ne katkı sunabiliriz diye düşünmemiz gerekmektedir.

Gençlerle kopmayacak bir bağ oluşturabilmeyi ve onların her daim gelecekleri güvenli bir sığınak olabilmeyi göstermemiz gerekiyor. Şahit olmayı hakkıyla becerebilmek gerekiyor. Zira şahit olmak kişinin önce kendisini inşa etmesini gerekli kılıyor. Yola düşmek önce yolunu seçmekten geçer. Yolunu seçenler o yol için kendi azığını hazır edenlerdir. Buna oldukça ihtiyacımız olduğu aşikardır. Zira yeni nesil iffet konusundan, merhamet konusuna ve toplumsal sorumluluklara kadar hiçbir konuda ahlaki bir değerle meseleyi ölçüp tartmamakta. Bu nesle söyeleyecek sözümüz her daim olmalıdır. İslam’a teslim olmanın verdiği bir sorumluluktur bu.

Elbette kuşaklar arası çatışma her dönemde yaşanmıştır. Bir önceki kuşak bir sonraki kuşaktan hep şikayetçi olagelmiştir. Lakin şimdiki durum öncekilerden daha vahimdir. Hiç değilse önceki çatışmalar inançlar üzerinden olmayıp daha ziyade inançlar üzerindeki görüş farklılıkları açısından idi. Oysa şimdi adeta Allah ile hesaplaşma şeklinde olmaktadır. Meselenin bu noktaya gelmesinde elbet birçok sebepler vardır ama en önemlisi Batı’nın tüm dünyanın üzerine abandığı ve kendi ahlaksız yaşam biçimini en medeni bir yaşam biçimi olarak reklam etmesidir. Her şeyi küreselleştirme derdindedir. Yemek yeme biçimini, çalışma biçimini, çocuk yetiştirme biçimini, eğlenme biçimini, okuma biçimini, eğitimi vs. bütün her şeyi tek bir tornadan çıkmışcasına kendi medeniyetine entegre etmek üzerine kurmuştur. Biz ise bu medeniyetin iyi yanlarını alalım diyerek iyiyle kötünün iç içe geçmişliğinden bi haber kendimizle beraber önümüzdeki nesli de heba ettiğimizin farkında değiliz. Zira Batı’nın iğne ucu kadar dahi iyi diyebileceğimiz hiçbir şeyi yoktur. Bunu yeni nesle anlatabilmenin bir yolunu mutlaka bulmak zorundayız. Kendimize ait kelimelerimiz olmalı. Kelimelerimizin inşa ettiği yaşam biçimi, düşünme biçimi olmalı. Herkes kapısını kapatıp yalnızlığı tercih ettiği sürece birlikte ürettiğimiz kelimelerimiz ve düşünme biçimlerimiz olmayacaktır. Varolmak için, varetmek için ve bir neslin inşasında katkılarımızın olabilmesi için ve Allah’ın kuracağı tuzakta payımız olması için kelimelerimize yaslanmak zorundayız. Bu bizim en ulvi sorumluluğumuzdur. Zira hesap gününde en azından bir mazeretimiz olsun diye…

Venhar Yorum

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !