Milliyet´ten kirli gazetecilik... Bir haberi nasıl `recm` ettiler?
“Otobüste namaz molası” dediler, olmadı!.. “Lisede mescid” dediler, olmadı... “Liseliler topluca Cuma Namazı’na götürüldü” dediler, olmadı!.. “Türkiye Malezya oluyor” dediler, tutmadı!..
Hasan Karakaya / Vakit
En azından “kurban” keserken görmüşsünüzdür... “Koç” veya “boğa”nın boynuna bıçak vurulup da “şah damarı” kesildiğinde, son bir çaba ve “can havliyle” bağlarından kurtulmak ve ayağa kalkmak ister... Geriye doğru öyle bir tekme savurur ki; o tekme, o an birine denk gelse, adam ciddi şekilde yaralanır!..
“Laikçi azınlıklar”ın çabaları da buna benziyor... “Başörtüsünün serbest bırakılması” yönündeki girişimlere öyle bir karşı çıkıyorlar ki; “kurbanlık koç” veya “boğa”nın çabalarından hiç farkı yok... Adeta, “can havliyle” direniyor, “son güçleri” ile saldırıyorlar!..
Tabiî, “saldırı”larının hedefi belli değil... “Şuurlu” değiller!.. “Plânlı” değiller!.. “Hedef”leri belli değil!.. “Gelişigüzel” saldırıyorlar!..
Bay Deniz Baykal gibi; bir gün önce “dinî fetva” verip, ertesi gün “laiklik” diyenler var!..
Veya, “kartel” gazeteleri gibi; “bayat” haberleri “taze” diye yutturmaya kalkanlar var!..
ELLERİNDE “MALZEME” KALMADI!
Hani Cumhuriyet gibi gazetelerin, 1950’li yıllarda “keçisi çalınan imam”la ilgili haberi “imam keçi çaldı” başlığıyla sunduğunu görmüştük de, “Yezidiler tarafından recmedilen Müslüman bir kız”ın, “Müslümanlar tarafından linç edilmiş gibi” gösterilmek istendiğini görmemiştik!..
“28 gün önce” verilmiş bir mahkeme kararının “bugün” verilmiş gibi sunulduğunu görmüştük de, “9 ay 8 gün önceki bir haber”in sanki “dün” olmuş gibi verildiğini hiç görmemiştik!..
Ama, o da oldu!..
28 Nisan 2007’de meydana gelen bir olay, “Milliyet’in internet sitesi”nde “dün” yayınlandı!..
Evet, “yeni bir haber” gibi!..
Dahası, “180 derece tersi”nden!..
çünkü, ellerinde “malzeme” kalmadı!..
“Otobüste namaz molası” dediler, olmadı!.. “Lisede mescid” dediler, olmadı... “Liseliler topluca Cuma Namazı’na götürüldü” dediler, olmadı!.. “Türkiye Malezya oluyor” dediler, tutmadı!.. “Mahalle baskısı” dediler, millet yutmadı!..
Evet, ne dedilerse; millet iplemedi!..
Üniversitelerarası Kurul üyesi rektör ve profesörler; tıpkı birer “militan” gibi “kara cüppeleri” ile yürüdüler, “pankart” açtılar, yine yutmadı bu millet!..
Bay Deniz Baykal bile; “hocaefendiliğe” soyunup “fetva”lar verdi, millet yemedi!..
İşte dün, “üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kanun teklifi” Meclis’te görüşüldü ve büyük bir ihtimalle “ezici bir çoğunluk”la Meclis’ten geçti... Büyük bir ihtimalle diyorum, çünkü bu yazı kaleme alındığında “Meclis’teki görüşmeler” devam ediyordu...
Hem de, ne devam etme!..
CHP’liler ve DSP’liler “olanca güçleriyle” saldırıyorlar, “özgürlüğe direniş” gösteriyorlar ve sürekli “kavga” çıkarıyorlardı!..
İşte bu, bir “can havli” manzarasıydı!..
İstiyorlardı ki;
“Başörtüsü üniversiteye girmesin!”
MİLLİYET’TEN ENFORMASYON
CHP’DEN PROVOKASYON!
Tabiî, özgürlüğe direnen ve can havliyle saldıran sadece CHP’liler ve DSP’liler değildi...
Kartel gazeteleri de; “enformasyon”larıyla CHP ve DSP’ye “psikolojik savaş desteği” vermekle meşgul!..
Gelin görün ki;
Verdikleri malzeme “bayat!”
Hem de, “son kullanma tarihi”nin üzerinden 9 ay 8 gün geçecek derecede bayat!..
Efendim, olay şu:
“Milliyet’in internet sitesi”nde “dün” şöyle bir haber vardı:
“Taşlarla başını ezerek öldürdüler”
Haberin ayrıntısı da şöyleydi:
“Irak’ın Musul kentine bağlı Şehan kasabasında, “koca şiddetinden” kaçtığı ve Yezidilere sığındığı için ilçe meydanında linç edilerek yarı çıplak soyulan ve çocukların yanında başına taşlarla vurularak linç edilen kadının görüntüleri, insanlıktan nasıl çıkıldığını gözler önüne serdi.
İnsanlıktan çıkmış bir halde ilçe meydanına getirilen ve burada yarı çıplak soyulan kadın, önce alanda toplanan yüzlerce kişinin tekmeleri altında yarı baygın yere düşerken, ardından da taşlarla başı ezilerek öldürüldü.
Görüntülerde bu linç girişimine kimsenin müdahale etmediği, çocukların bile genç kadının başı ezilirken olaya seyirci olduğu gözlendi.
İlçede bulunan asayişten sorumlu yetkililerin de seyirci kaldığı linç sonrasında, kadının öldüğüne kanaat getirilince, alanda toplanan kadın ve erkeklerin zılgıt sesleri ortalıkta yankılandı.”
KILAVUZU KARGA OLANIN!..
Görüyorsunuz değil mi?..
Ortada bir “kadın” var... “Müslüman” olmuş ve Müslüman bir erkeğe kaçmış bir kadın... Daha sonra da, ailesi tarafından kandırılıp eve getirilmiş bir kadın!..
İlçe meydanında “linç” edilmiş!..
Yani “recm” edilmiş!..
Peki, “recm” eden kim?..
Milliyet, tam olarak yazmamakla birlikte, “Müslümanların linç ettiği” imajı veriyor!..
öyle ya;
“Yezidilere sığınan” bir kadını, “Müslümanlar”dan başka kim linç edebilir ki?!?..
“Milliyet’in vermeye çalıştığı mesaj” bu!..
Milliyet’i “kılavuz” edinenlerin verdikleri “demeç”leri de, varın siz hesap edin!..
MüSLüMANLAR DEĞİL, YEZİDİLER LİNç ETTİ
Şimdi, bu olayı “iki ayrı açı”dan irdeleyelim...
Birincisi... Haberin “veriliş” biçimi... Gördünüz işte, haber öyle bir veriliyor ki; “Yezidi kadın, Müslümanlar tarafından linç edilmiş” zannediyorsunuz!..
İkincisi... çok önceden meydana gelmiş bir olay, sanki “yeni” gibi sunuluyor!.. Hem de; “olayda hiçbir yeni gelişme yok”ken!..
Tam da, “konsepte uygun” yani “gündemi germeye” yönelik bir haber!..
Peki, “gerçek durum” ne?..
Hiçbir yorumda bulunmadan, 28 Nisan 2007 tarihli Sabah gazetesinin haber başlığını aktarmak istiyorum:
“Müslümana kaçan genç kızı linç ettiler!”
Kim “linç” etmiş?..
Buyrun, “ayrıntı”sını okuyalım:
“Irak’ın Musul kentinde akıllara durgunluk veren bir vahşet, aşk ve insanlık trajedisi yaşandı. Aşık olduğu Müslüman bir gençle evlenmesine izin verilmeyince kaçmaya çalışan Kürt kökenli Yezidi genç kız, geçtiğimiz hafta akrabaları ve aşireti tarafından linç edilerek öldürüldü.
Yezidi inancına mensup bin kişi, genç kızı, evinin avlusunda kaçmaya çalışırken yakaladı. önce karnını tekmeledi. Ardından taşlarla kafasını ve elbiselerini parçaladı.
Genç kızın kanlar içerisinde kalan cansız bedeni ‘hatıra olsun’ diye cani grup tarafından cep telefonlarına kaydedildi.
Bazı Kürt internet siteleri genç kızın ölüm görüntülerini klip şeklinde yayınladılar.
Bölgedeki yerel polis yetkililerinin de olaya müdahale etmek yerine genç kızın linç edilmesine yardımcı oldukları öğrenildi.”
9 AY 8 GüN öNCEKİ HABER!
Evet, olay bu... Yani, “Milliyet’in sunduğu” gibi değil!.. Genç kız; “Yezidi” olduğu için “Müslüman”lar tarafından linç edilmiş değil!.. Tam aksine “Müslüman bir gence kaçtığı” için, “Yezidiler tarafından” öldürülmüş!..
Ama, asıl önemlisi;
“Olayın meydana geliş tarihi!”
Lütfen dikkat;
Milliyet’in internet sitesinde “DüN” yayınlanan bu olay, kupürden de göreceğiniz gibi 28 Nisan 2007 tarihli Sabah’ta yer almış!..
Yani, tam 9 ay 8 gün önce!..
Sadece Sabah’ta değil; 17 yaşındaki Dua Halil Aswad adlı genç kızın yaşadıklarını İngiliz Daily Mail gazetesi de aynı tarihte yayınlamış!
BU, “KİRLİ GAZETECİLİK” DEĞİL Mİ?
Peki Milliyet; niye 9 ay 8 gün beklemiş?..
Kimbilir, belki de, bizim “Yeniçeri askeri” gibi, “yeni duymuşlar”dır!..
Ama, hayır... “Mısır’daki Sağır Sultan”ın duyduğu 9 ay 8 günlük bir haberi “taptaze” olarak sunmalarının tek sebebi, “azgın azınlığa malzeme taşımak”tan başka bir şey değil!..
Ama, fena yakalandılar!..
Suçüstü oldular!
Hem “bayat haber” vermekten suçüstü oldular, hem de “haberi çarpıtmak”tan suçüstü oldular!..
Haberin hikayesini sizlere aktardım ki; “bir haberin nasıl çarpıtıldığını” göresiniz!.. “Kirli gazetecilik” nasıl oluyor, “bilgi kirliliği”ne kimler yol açıyor, göresiniz!.. Haberin hikayesini aktardım ki; üzerinden 9 ay 8 gün geçmiş bir olayın, nasıl “daha yeni olmuş gibi” sunulduğunu göresiniz!..,
Göresiniz, toplumun nasıl ve hangi yöntemlerle gerildiğini!.. Göresiniz, ellerinde “malzeme” kalmayınca nasıl “bayat malzeme” ile saldırdıklarını!..
Sözün özü ve özeti şu:
Bittiler!.. Tükendiler!.. ümitleri kalmadı!..
“Can havliyle” saldırmaları bundan!..
Bunları “kılavuz” edinenlere acıyorum!..
Haberi bile “recm” eden bu adamlar, insanlara, hele de “dindar” insanlara neler yapmaz ki?!?