05-04-2012 17:57

Hüsnü neyi gizliyor? Niçin yalan söylüyor?

Suriye’de eşim dostum, arkadaşım ahbabım olmasa “haklı olabilir mi” diye soracağım kendime. Ama işte, Beşşar zulmü başladı başlayalı Suriye’deki arkadaşlarımla konuşuyorum, görüşüyorum. Ve Dürzi, Hıristiyan, Sünni, Kürt, Türk, Arap arkadaşlarımın tamamı diyor ki “Beşşar Esad’ın ordusu sokakta tavuk keser gibi adam kesiyorlar. Çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek dinlemiyorlar.”

Hüsnü neyi gizliyor? Niçin yalan söylüyor?

Hüsnü Mahli neyi gizliyor? Niçin yalan söylüyor?

 
İsmail Kılıçarslan / Dünya Bülteni
 
AKP’nin Suriye politikasını savunmuyorum. Bütün bütün karşısında da değilim ama. Hayat çünkü bana, politik duruşların tamamen yanında olmakla tamamen karşısında olmanın bir çeşit “etkisizlik” biçimi olduğunu öğretti.
 
Suriye’de kan akmasın istiyorum. Sandıkta kazanmamış, ülkesini babasından devralmış bir diktatör, Suriye’nin çocuklarını öldürmesin istiyorum.
Bilmeyenler için Suriye’nin durumunu bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Ülkenin %12’sini oluşturan ve iktidarı elinde bulunduran Arap Alevileri (Nusayriler) ülkenin geri kalan etnik ve dini unsurlarının tamamından daha müreffeh, daha zengin ve daha çok imkana sahip. (Suriye’deki Arap Alevilerinin ne on iki imam Şia’sı ile ne Anadolu Aleviliği ile uzaktan yakından ilgisi yok. Gereksiz empati yapmanın alemi yok yani.)
 
Halep ve Şam’da yoğun olarak yaşayan Türkmenler mesela, sefalet sınırındalar. Yakın zamana kadar kimlikleri bile olmayan, mal edinemeyen, okula gidemeyen, kendi ırkı dışında kimseyle evlenme hakkı olmayan Kürt nüfusu saymıyorum bile.
 
Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Sünni Araplara gelince… Ticaret sayesinde Türklerden ve Kürtlerden biraz daha iyi durumdalar. Ancak, sindirilmiş ve seslerini çıkaramaz haldeler. Hafız Esad denen herifin Hama ve Humus’a bombalar yağdırarak on binlerce Sünni Arap’ı katletmesi bu “sindirme”nin hafızalarımızda taze kalan örneği.   
 
Ben gene de “Arap baharı” denilen ve sonuç itibarıyla Arap yarımadasının dikta rejimlerinin sonunu getiren hareketlenmenin Suriye’yi pek etkilemeyeceğini düşünenlerdendim başta. Sebebi de Beşşar Esad’ın “yumuşama politikaları” idi. Ve fakat öyle olmadı. Dikta rejimi Suriye halkını fiili olarak ezmeye, öldürmeye başlayınca Suriye’de de işler karıştı.
 
Haa. “Arap baharı” denilen şeyin kim ya da kimler tarafından planlandığını bilmem, bilemem. Fakat sonuç itibarıyla örneğin Mısır’ı Hüsnü Mübarek gibi saçı boyalı bir aptalın yönetmesi yerine sandıkta kazanan herhangi bir partinin yönetmesini tercih ederim. 
 
Neyse. Uzamasın. Mesele o değil.
 
Hüsnü Mahli diye bir gazeteci var. Uzun yıllar önce geldiği Türkiye’de yerleşik bir Suriyeli. Yeni Şafak’tan, Akşam’dan, şurdan burdan tanıdığımız biri. Maalesef ben de şahsen tanırım kendisini.   
 
Bu şahıs bir yazı yazmış dün. Politik görüşleri, işte “Türkiye, Suriye konusunda yanlış yapıyor, Esad gitmez” falan düzeyinde. Bık bık yani. Ciddiye almam, alana da “niye ciddiye alıyorsun” demem.
 
Fakat yazının bir yerinde şu paragraf var: “Hatırlanırsa üç ay önce de Arap Birliği bir karar alarak Suriye'ye gözlemciler göndermişti. Ancak gözlemciler gidip silahlı grupların saldırı, yıkım ve terörünü görüp rapor edince Arap Birliği'nin Dönem Başkanı Katar Şeyhi çıldırmış ve hemen gözlemcileri geri çağırarak görevlerini iptal etmişti. Çünkü bazıları Suriye'deki gerçeği görmek ve göstermek istemiyor.”
 
Şimdi bu paragrafı lütfen tekrar okuyun. Adam diyor ki bu paragrafta “kardeşim, Suriye’deki bütün sorun eli kanlı teröristlerde. Beşşar’ın hiç suçu yok.”
Suriye’de eşim dostum, arkadaşım ahbabım olmasa “haklı olabilir mi” diye soracağım kendime. Ama işte, Beşşar zulmü başladı başlayalı Suriye’deki arkadaşlarımla konuşuyorum, görüşüyorum. Ve Dürzi, Hıristiyan, Sünni, Kürt, Türk, Arap arkadaşlarımın tamamı diyor ki “Beşşar Esad’ın ordusu sokakta tavuk keser gibi adam kesiyorlar. Çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek dinlemiyorlar.”
 
Tamam abi. Peki. Arkadaşlarım bana yanlış bilgi veriyor. Türkiye’ye kaçan binlerce Suriyeli de yalan söylüyor. Fakat cep telefonuyla çekilmiş, bin bir zahmetle internete yüklenmiş onlarca, yüzlerce katliam görüntüsü var ve Suriye ordusunun ülkede katliam yaptığını belgeliyor. Onlar da mı yalan yahu?
 
Yoksa Hüsnü Mahli, tıpkı Sırpların yaptığı “Pazaryeri katliamının” ardından ortaya attıkları “katliamı Boşnaklar dünyanın dikkatini çekmek için yaptı” cümlesine benzer bir cümle mi kuracak bu görüntüler karşısında? Yoksa Suriye’de halk ordu üniforması giyip birbirini mi kesiyor?
Yalan, zehirler. Kasıtlı yalan ise ilaveten mide bulandırır.
 
Bakın. Ben Hüsnü Mahli’nin “Esadçı, dikta rejimini savunan” vızıldamalarına itiraz etmiyorum. Savunsun Esad’ı, bana ne. Türkiye’nin, hükümetin falan Suriye konusunda ne yaptığı da doğrusu pek umurumda değil. Fakat Suriye’de insanların öldürüldüğü, ordu tarafından katledildiği gerçeğini saklamanın ahlaksızlığını aklım havsalam almıyor.
 
Hangi para, hangi güç özlemi, hangi hırs, hangi küçük ya da büyük hesap çocukların, kadınların, insanların öldürüldüğü bir ülkenin gerçeklerini saklamayı sağlıyorsa ben o paradan, o hırstan, o hesaptan tiksiniyorum. Ve evet, bu hesap Amerika’da da yapılsa, Türkiye’de de yapılsa, Suriye’de de yapılsa tiksiniyorum. Kürt’e de, Türk’e de, İngiliz’e de yapılsa tiksiniyorum. Gavura da Müslüman’a da yapılsa tiksiniyorum.  
 
Haa. Bir de yazının son paragrafında söyle yazmış Hüsnü: “Gerçek ise Suriye'de kendini Hür SuriyeOrdusu olarak tanıtan ve her gün medyaya konuşan silahlı gruplar devlete karşı ayaklanmış ve bölgesel ve uluslararası güç ve devletler onlara her türlü yardım ediyor. Gerekçeleri ise 'Suriye'de demokrasi istiyoruz'. Meslektaşımız Aslı Aydıntaşbaş'ın Milliyet'te dün yazdığı gibi: ''30 kişinin bağırmasından bu kadar rahatsız olan biber gazı demokrasisinden Beşşar Esad'a yönelik nasıl bir reform mesajı çıkabilir?''
 
Bir dakika yahu bir dakika… TRT Arapça’ya, devletin resmi kanalına çıkıp Esad’ı savunmanı sağlayan Türk demokrasisi değil mi? Türk dış politikasının Suriye konusundaki tezlerinin tamamen yanlış olduğunu haykırmadın mı sen orada? Hadi beni Suriye’nin herhangi bir kanalına (özel kanal zaten yok), herhangi bir gazetesine çıkar da ben Esad aleyhine konuşayım. Hadisene.
 
Senin ülkenin sokaklarında cirit atan muhaberat elamanları bırak muhalefet etmeyi, günde iki kereden fazla Beşşar Esad dense insanı hapse atıyorlar be.  Gelmiş bana demokrasi rejim mejim vızıldıyor. İnsanları öldürüyorlar mı öldürmüyorlar mı Hüsnü Mahli? Hür Suriye ordusunun militanlarını(!) kastetmiyorum. Çocukları, kadınları, yaşlıları; sadece Sünni, sadece Türkmen, sadece Arap oldukları için öldürülüyor mu, öldürülmüyor mu Hüsnü Mahli? Beyanlar, görüntüler, video kayıtları hepsi yalan mı?
 
Ne demiştim? Yalan, zehirler. Kasıtlı yalan ise ilaveten mide bulandırır.
 
Midem bulanıyor.
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !