06-01-2023 06:28

Bir arınma ve arındırma ameliyesi olarak `Zekât`

İman edenlerde bulunan bu vasıf ‘’zekât/arınma ve arıtma” faaliyetlerinde bulunmak özelliğidir. Üzerlerine düşeni yapma sorumluluğu taşırlar ve yaparlar anlamında bir yükümlülüktür bu.

Bir arınma ve arındırma ameliyesi olarak `Zekât`

İman edenlerde bulunan bu vasıf ‘’zekât/arınma ve arıtma” faaliyetlerinde bulunmak özelliğidir. Üzerlerine düşeni yapma sorumluluğu taşırlar ve yaparlar anlamında bir yükümlülüktür bu. Zekât dendiğinde, Allah’ın bize verdiği nimetlerden mal ile ilgili yapılacak paylaşımın anlaşılması işin doğasında olan bir durumdur. Âyetin indiği dönemde bugün anlaşılması gereken haliyle! kurumsal olan Beytülmale verilmesi şeklinde değil de, bunun yerine ‘’ bedensel, ruhsal ve malî olarak yapılan arınma ve arındırma faaliyetlerin toplamı olarak anlaşılması daha doğru olandır.  

Kur’an da salât ve zekât hep ayrılmaz bir bütünün iki parçası olarak beraber anıldığını görürüz, lakin Mu’minûn Sûresi 4. âyet, öncesinde yer alan salât ve zekât, arasına boş ve yararsız işlerden (şirk ve küfre ait olan tüm işlevlerden) yüz çevirirler yükümlülüğünün olması, salât ve zekât arasında; benliğin arınıp temizlenmesi, faydalı ve yararlı işlevler ile geçirilmesi gerektiğini ifade eder gibidir.

Rıdvan Dinçer'in makalesini okumak için tıklayınız

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !