05-06-2009 18:21

`İsrail, ırkçı bir apartheid devletidir`

`Elektronik İntifada`nın kurucusu sürgündeki Filistinli Ali Ebu Nimah, işgalci İsrail`in ırkçı bir apartheid devleti olduğunu söyledi ve ekledi: `Bu, bir grup insanın imtiyazlara, özel haklara ve üstün bir statüye sahip olduğu, nüfusun geri kalanının da alt statüde olduğu devlettir.`

`İsrail, ırkçı bir apartheid devletidir`

Ali Ebu Nimah, Filistin'den diasporaya uzanan hayatını, Elektronik İntifada fikrini, Filistin için düşündüğü çözüm önerisini anlattı

Talha Üstündağ: Filistin asıllısınız. Ne zaman oradan ayrıldınız?

Ali Ebu Nimah: Ailem Filistin'de doğmuşlar. Babam da burada, konferanstaydı. Her ikisi de Filistin'den genç yaşta ayrılmışlar. Annem 1948'de diğer mültecilerle beraber sürgün edilmiş. Babam da Batı Şerialı. 1967'de İsrail işgal edince bir daha geriye dönemedik. Bu sebeple ben de diğer birçok Filistinli gibi ABD'de, Filistin toprakları dışında doğdum. Orada doğmasam da Filistin'i birkaç kez ziyaret ettim. Filistin'i ziyaret ettiğim için şanslıyım, zira diğer bir çok Filistinli'nin hiçbir zaman böyle bir şansı olmadı. Kendimi yine de Filistinli olarak tanımlıyorum. İşte bu da benim hikayem.

TÜ: Aileniz size nasıl sürgün edildiklerini anlattılar mı? Biraz daha detay verebilir misiniz?

AEN:  Evet, elbette. Babam, geçen sene 60. yıldönümü olduğu için, 1948'de yaşadığı köyden sürgün edilişini anlatan bir makale yazdı. Fakat onun köyü insanların geriye dönebildiği çok az sayıdaki köyden biriydi. Çünkü, tam olarak ateşkes hattının üzerindeydi. Ve ateşkes imzalandıktan sonra geri dönebilmişlerdi. Köyün adı 'Battir'di. Önce sürgün edildiler, birkaç ay boyunca açık havada, ağaçların altında yaşadılar, sonra da geri döndüler. Fakat annemin köyü Lifta Kudüs'te idi. Oradan sürüldüler. Bu 1948'de ilk işgal edilen köylerden biriydi, belki de Ocak 1948. Orada bir evleri vardı. Siyonist milisler tarafından saldırıya uğruyorlardı. O tarihte İsrail daha kurulmamıştı. Oradan ayrıldılar, her zaman ateş altındaydılar. Evlerini, bütün eşyalarını geride bıraktılar. Kudüs'ün diğer tarafına gittiler, orada da saldırıya uğradılar, Ürdün'e gittiler. Diğer birçok mülteci gibi.

TÜ: Sunumunuza gelirsek, siz tek-devletli çözüm önerdiniz. Çünkü iki-devletli çözüm İsrail'in güvenliğini sağlamaktan başka bir işe yaramıyor. Sizin önerinizin temeli nedir?

AEN: Önerimin özü şöyle: Halihazırda tek-devletli çözüm var. Zira gerçekte Filistin'de işbaşında olan sadece bir hükümet var. O da İsrail hükümeti. Sorun şu ki bu hükümet bir grubun hükümeti, sadece Yahudiler orada yaşıyorlar. Nüfusun geri kalanına karşı da şiddet uyguluyorlar. Bir apartheid sistemi uyguluyorlar. Dolayısıyla zaten tek devlet var. Gazze'deki Filistinliler de Batı Şeria'dakiler de, her yerde, İsrail hükümetinin izni olmaksızın hiçbir şey yapamıyorlar. Ülkeyi bir daha bölmek mümkün değil. Dolayısıyla bu çözüm bir illuzyondan başka bir şey değil. Şimdi, İsrail kurulmadan evvel nüfusun çoğunluğu Filistinli idi. Müslüman ve Hristiyan Araplardan oluşan bir çoğunluk. Bölünme ve sürgünlerden dolayı Filistinliler kendi ülkelerinde azınlık durumuna düştüler. Şu anda 60-61 yıl geçtikten sonra yeniden çoğunluk durumuna geçiyorlar. Şu anda bile tüm toprakları, İsrail'i, Batı Şeria'yı ve Gazze'yi bir araya koyarsanız yüzde 50 oldu. Ülkenin dışında yaşayan mülteciler buna dahil değil. Şimdi şöyle diyelim: Batı Şeria ve Gazze tüm ülkenin yüzde 22'si ve nüfus ise yüzde 50'si. 10 yılda bu yüzde 55 olacak. 20 yılda yüzde 60. 30 yılda belki yüzde 80 olacak. Çünkü Yahudi nüfusu artmıyor. Ve gerçekte nüfusları azalıyor. Çünkü birçok Yahudi ayrılıyor. O halde burada adalet nerede? Ülkenin gerçek insanları olan çoğunluk yüzde 22'lik bir devlete sahip olmalı demek adalet mi? Şu anda da iki devletli çözümü konuşuyoruz ve onlara önerilen yüzde 22'den de az. Belki küçük parçalar halinde yüzde 13-14.

TÜ: Belki daha da az, zira yerleşimler büyümeye devam ediyor.

AEN: Belki de daha da az. Şimdi bizim konuştuğumuz Filistinlileri Kızılderililer gibi ayrılmış bölgelere koymak.

TÜ: Ya da Nazilerin toplama kampları gibi.

AEN: Bu provokatif bir kıyas olur. Ama Gazze Varşova gettosu gibi diyebilirsiniz.

TÜ: Ya da Bosna savaşı gibi.

AEN:  Ya da Bosna savaşı gibi. Veya Güney Afrika'da siyahiler için oluşturulmuş bantustanlar gibi. Onun neye benzediğini gösteren birçok örnek vardır. Çözüm bu değildir. Fakat bütün bu düzenlemeler bir tek şey için yapılmıştır: İsrail'i bir Yahudi devleti olarak tutmak için. Bir Yahudi devleti nedir? Tam olarak nedir bu? Bu, bir grup insanın imtiyazlara, özel haklara ve üstün bir statüye sahip olduğu, nüfusun geri kalanının da alt statüde olduğu devlettir. 21. yüzyılda bu imkansızdır. Eşit haklardan konuşmak zorundayız. Diyelim ki, gelecekte İsrail Batı Şeria ve Gazze'den çekildi ve bir Filistin devleti kuruldu. Peki İsrail'in içinde yaşayan 1,5 milyon Filistinli ne olacak? İsrail vatandaşı olanlar. Burada dinlediğimiz Raed Salah da onlardan biri. Diyeceğim odur ki; bunu hatırlamak zorundayız. Şu unda İsrail bunları sürgün etmeliyiz, vatandaşlıklarını iptal etmeliyiz, Yahudi devletine bağlılık yemini ettirmeliyiz diyor. Bu fikirler yeni değil. Bunlar çok uzun zamandan beri var olan ve gelişen Siyonist fikirler. Bir Yahudi devleti budur. O bir ırkçı devlettir. Ve herhangi bir çözüm ırkçı olmayan, demokratik, herkese eşit haklar veren bir çözüm olmalıdır.

TÜ: Zaten uluslararası hukukun kendi geleceğinin belirleme ilkesi düşünüldüğünde, bu da tartışılmalıdır.

AEN: Evet kesinlikle.

TÜ: Tam olarak hatırlayamıyorum, fakat dün İsrail ve Güney Afrika'yı kıyaslarken, deri rengine bakarak ayrımcılık yapıyorlar, fakat bunun böyle olduğunu söylemiyorlar, çünkü söylerlerse ırkçı olarak damgalanırlar.

AEN: Benim söylediğim şey şuydu: İsrail ırkçı bir apartheid devletidir. Bazıları bunu nasıl söylersin diyorlar. Size bir örnek vereyim. Şimdi Gazze'de 1,5 milyon insan sanki bir hapishanedeymiş gibi yaşıyorlar. Yüzde 80'i mülteciler. Gazzeli değiller. Bunlar 1948'de İsrail'in içindeki şehirlerden, kasabalardan, köylerden sürgün edildiler. Gazze'ye gittiler ve o zamandan beri de Gazze'de yaşıyorlar. Şimdi İsrail onların evlerine dönmesine izin vermiyor. Niye? Amerika'dan ya da Arjantin'den ya da Türkiye'den Yahudiler gelebilirken, bunlar niye dönemiyorlar? Bazı Yahudiler Türkiye'den İsrail'e gittiler. Vatandaş oldular, İsrail onlara ev verdi, iş verdi. Filistinlilerle olan fark ise onların Yahudi olmamaları. Kesinlikle ırkçı bir karar.

TÜ: Ve aslında Filistinliler bu toprakların gerçek sahipleri.

AEN: Tamamıyla öyle. Dünya bunu kabul ediyor ve ırkçı olduğunu söylemiyor. Söylediğim şuydu: Düşünün ki İsrail biz onlara Yahudi olmadıkları için değil, siyahi oldukları için izin vermiyoruz. Bu durumda bütün dünya onların ırkçı olduğunu anlardı. Fakat ben düşünüyorum da ne fark var ki? Hiçbir fark yok.

TÜ: Ve siz hiçbir fark olmadığını söylediğinizde anti-semitist oluyorsunuz, değil mi?

AEN: Evet, kastettiğim şu ki, bunun ırkçı düşünceye dayanan ırkçı bir sistem olduğunu biliyorsunuz. Yahudilerin Filistin'de yaşamasına karşı değilim. Küçük sayılarda da olsa Yahudiler Filistin'de her zaman yaşadılar. Biliyorsunuz, Osmanlı idaresi altında Filistin'e sahiptiniz, oradaki toplumun tarihinin bir parçası bu. Ve her yerden gelen insanlar vardı. Afrika'dan gelenler, Kafkaslar'dan gelenler, Çerkezler, Çeçenler ve diğer Kafkasyalılar, Müslümanlar, hristiyanlar ve Yahudiler vardı. Balkanlar'dan gelen bazıları vardı, Bosna'dan küçük bir sayıda gelenler. Ermeniler vardı. Filistin'e farklı yerlerden gelen insanlarla ilgili uzun bir tarihiniz vardı. Ve hiç sorun yoktu. Problem şu ki bir grup gelip her şeyin geçmişte kaldığını söylüyor. Problemi yaratan bu.farklılıklarınız vardı, Her zaman farklılıklarınız vardı.

TÜ: Elbette ki, son bir soru ve sonrasında bitireceğiz. Bu tek-devletli çözümü düşündüğünüzde, aslında bu gelecekte gerçekleşecek, çünkü çoğunluk değişiyor, bu dünya için, bölge için ve özellikle Filistinliler için bir çare olabilir mi?

AEN: Sanıyorum ki eninde sonunda bu olacak. Dün anlatmış olduğum ilişkilerden dolayı iki-devletli çözümün sürdürülebilir, özgün ve adil olduğunu düşünmüyorum, birçok insanın birçok hakkını ihlal eden bir çözümdür bu. Ve doğal bir duruma, sürgün edilen Arapların , yerli Arapların çoğunluk olduğu bir doğal duruma doğru döndüğümüzü düşünüyorum. Zaman geçtikçe bu çoğunluk geri geliyor. Biliyor musun, şu anda Filistin'de daha önce hiçbir zaman olmadığı kadar çok Filistinli var. Bu sebeple, bir açıdan, Siyonist proje başarısız oldu. Çünkü, Siyonist proje, bu ülkeyi, bu Arap ülkesini alıp bir Avruplı Yahudi ülkesine çevirmek zorunda. Ve 60 yıl sonunda hiçbir zaman olmadığı kadar çok Arap var bu ülkede. Bu yüzden (proje) başarısız oldu. En büyük kritere göre başarısız oldu. Dolayısıyla, gelecekte, gerçeklik çözümün bir parçası olmak zorundadır. Ve zannediyorum ki bu zor olacaktır. Kimse Güney Afrika'da apartheid rejiminin sona ereceğinin beklemiyordu. Bir hayli zaman oldu. Birçok insanın hatırlamadığı sözleri alıyorum. Fakat, hiç kimse beklemiyordu. İnsanlar, aynen şimdi olduğu gibi, bir çözüme ulaşmanın imkansız olduğunu söylüyordu. "hiçbir zaman çözüm olmayacak. 100 yıl içinde belki"

TÜ: Nelson Mandela da hapisteydi.

AEN: Nelson Mandela 27 yıla mahkum edilmişti. Ve Apartheid sona erdi. İnsanlar diyor ki: "Tamam, Güney Afrika'da cennet yok". Doğru, Türkiye cennet değil, Amerika cennet değil. Fakat insanların haklarının olduğu normal bir ülke. Sanıyorum ki tarih sürprizlerle doludur. Şöyle ki; bütün dünyada Sovyetler Birliği'ni çalışan birçok enstitü vardı, ama hiçbiri tahmin edemedi. ABD bütün dünyadaki enstitülere Sovyetler Birliği'ni çalışmaları için milyonlarca dolar harcadı, ancak Sovyetler Birliği'nin yıkılacağını öngören bir tane bile enstitü yoktu.

TÜ: Yıkıldıktan sonra neden yıkıldığını söylediler.

AEN: Elbette, yıkıldıktan sonra, herkes birer uzmandır. Demek istiyorum ki, bugün burada bulunduğumuz yerden duruma baktığımız zaman, kendimizden emin bir şekilde, şu olacak, bu olmayacak diyemeyiz. Birçok olasılığa açık olmalıyız. Bu bölgedeki gerçekliği düşünüyorum. Ortadoğu değişiyor. Ve 1 yıl içinde, 10 yılda, 20 yılda ne olacağını tahmin edemiyorum. Fakat, değişim için devasa bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.

(Röportaj: Talha Üstündağ / Dünya Bülteni)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !