Güncel ailevi problemlere islami çözümler (VİDEO)

Kalem-Der olarak organize edilen ''Güncel Ailevi Problemlere İslami Çözümler'' konferansı yapıldı. Kalem-Der dernek binasında gerçekleştirilen konferansın konuşmacısı Necmeddin IRMAK idi.

19-01-2016


Kalem-Der olarak organize edilen ''Güncel Ailevi Problemlere İslami Çözümler'' konferansı yapıldı.

Kalem-Der dernek binasında gerçekleştirilen konferansın konuşmacısı Necmeddin IRMAK idi.

Etiketler : #Güncel   #ailevi   #problemlere   #islami   #çözümler   #(VİDEO)   
YORUMLAR
  • kemal songür   19-01-2016 14:38

    Katkı babında.. Allah'ın indinde "kulluk bazında" herkes eşittir (33/35,36) ve kim takvayı kuşanırsa (erkek kadın farketmez) üstün olan odur. Fakat, kimini kimine göre farklı meziyetlerle donattığı için erkek ve kadının birbirlerine üstün olabilecek farklı meziyetleri söz konusudur ve dolayısıyla erkeğin de kadının da farklı meziyetler ile donatan Rabbimiz, her iki cinse de konumlarından ve meziyetlerinden dolayı ve de birbirlerinden faydalanarak hayatı inşa edebilmeleri için farklılıklarıyla uyumlu vazifeler vaaz etmiştir. "Allah'ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde sorumlu gözeticidirler." (4/34) Her iki cinsin faklı meziyetleri ve birbirlerine üstünlükleri vardır, burada fıtrat temel gerekçedir. Erkek fiziksel olarak güçlüdür, dış hayatın sorumluluklarına karşı mukavemeti vardır, ay hali, doğum ve kadınsı engelleri yoktur, dışarıda saldırıya ve engellenmeye yönelik mahzurlar taşımamaktadır, evin geçimini temin için ve hanenin gözeticiliği için elverişli yaratılmıştır. Kadın ise naifdir, ev işlerine yatkındır, çocukları doğuran ve merhametle/sabırla/şefkatle doyuran ve büyütendir, kadın eşdir, anadır ve çocukların mürebbiyesidir, bütün bunları rahatlıkla yapabilmesi için dışarıdaki "rızkın teminine yönelik" zorlukları kocasına havale etmelidir. Zorunlu ihtiyaca mebni olan durumlarda kadının iffetini koruyabileceği ortamlarda çalışmasının yasaklılığını söylüyor değiliz, çok zor olan hanenin işleri ve çocuk eğitimi/bakımı vs işleri üzerine bir de rızık temininin/sorumluluğunun yüklenilmesinin kadına haksızlık olacağı gerçeğinden bahsediyoruz. Rızık temini-sorumluluğu erkeğe aittir, bu hem fıtrat hem vazifelerin adaletle paylaşımı hem de huzurlu evlilik açısından önemlidir. Erkek kadının yaptığını yapamaz ve yapamadığı her ne varsa bu boyutuyla kadın erkekten üstündür, kadın da erkeğin yaptığını yapamaz ve yapamadığı her ne varsa bu boyutuyla erkek kadından üstündür, bu farklılıklar fıtratın temel gerçeğidir, her farklı meziyet ve güç, üstünlük taslanılması için değil yerli yerinde kullanılması içindir. Hz Nebi (s.a.v) buyurur ki; "iki kişi yola çıktığınızda aranızdan bir imam/öncü seçin" bu hadis ve fıtrat gerçekliğinden hareketle istişari temelde olan her karar aşamasının bağlayıcısı imam'dır, buradan hareketle ve (4/34) ilahi uyarısı gereği evin imamı erkektir, küçük oluşum olan aile için de büyük oluşum olan devlet için de kargaşanın çıkmaması için imamın/öncünün gerekliliği eşyanın tabiatındandır. Evin sorumlu gözeticiliğini ve imamlığını erkeğe veren İslam, aynı zamanda Rasulün dilinden erkeğe şunu hatırlatır; "sizin en hayırlınız ehlinize (hanımlarınıza-çocuklarınıza) en iyi davrananızdır" Aile içinde de toplum içinde de olumsuzluğun kaynağı cinsiyete yani ne kadına ne erkeğe indirgenemez, tıpkı üstünlüğün cinsiyette olmayıp takva da olduğu gibi. Tahrif olmuş kitapların ve modernist zihinlerin ürettiği gibi "kadın" olumsuzluğun-ahlaksızlığın sembolü ve üreticisi asla değildir. Kadın maalesef insanlık tarihi kadar eski olan ve yanlış/batıl yüklemenin ve tanımlamanın mağduru olmuştur. "Kadın" ikincil-üçüncül mahluklar olarak görülmüş ve kişiliği gözardı edilip dişiliği ön plana çıkarılarak ezilmiştir-sömürülmüştür. 'Kadın" bir şahsiyet olarak sadece Allah'ın dini olan İslam'da onurunu/izzetini kuşanabilmiş ve rolünü hakkıyla icra edebilmiştir. Ahlaksızlığın da erdemin de cinsiyeti yoktur. Rivayet sultacılarının, geleneği bütün tortularıyla süpürüp alanların, hadisleri vahye arz etmeye tenezzül etmeyenlerin ve erkek egemen zihinlerin ürettiği ve de Rasul'e iftira sadedinde "cehennemin çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır" şeklindeki ve benzeri kadını baştan olumsuzlayan (adeta imtihan maçına bir sıfır yenik başlatılan kadın cinsine yönelik) rivayetlerin tümü hem rasulullah'a, hem Allah'ın kulluk bazında eşit yarattığı kadın kuluna iftira ve ihanettir, Kur'an ile taban tabana zıddır. Rivayet sultacılarının/hadisleri vahye arz etmeye tenezzül etmeyenlerin zihin dünyasını yansıtan (çok şey anlatan) bir karikatür paylaşayım; Suriye'de sırtına bomba şarapneli saplanan bir kadıncağız feryat ile "ey ümmet neredesiniz" diye haykırır, bu feryadı duyan suudlu kapı kulu ulemasından olan bir alim müsveddesi "sus ey kadın, kadın sesi haramdır" diye höykürmektedir, tabi aynı alimcik!! suudi hanedanına ve destek verdiği büyük şeytan ABD'nin ümmet coğrafyasında alçakça işlediği tecavüzlere yönelik lanet olası dilini yutmaktadır. Erkek egemen zihinlerin ürettiği ve vahiyle taban tabana zıt düşen uydurma hadis/fıkıh ile inşa edilen kadın/erkek tasavvurundan ne adaletle kuşatılmış bir evlilik ne de huzurla/sevgiyle/saygıyla/paylaşımla/gönülle donatılmış bir izdivac inşa edilemez. Modernist zihinlerin kadın tasavvuru ifrat ise, "erkek egemen" gelenekçiliğin kadın tasavvuru da tefrittir, biri koru(n)mayı rafa kaldırır, diğeri koru(n)ma içgüdüsüyle kadını hapseder. Oysa; vahiy kadından korunarak ve iffetini koruyarak hayata müdahil olmasını ister, her zaman olduğu gibi vasat/denge/ölçü vahyin gölgesindedir. Özetle; Toplumun yarısını kadınlar oluşturmaktadır, buradan hareketle mü'mine kadınların hayatın içinde kimliğini/kişiliğini/iffetini kuşanarak var olmaları gerekmektedir. Onurun, izzetin, şerefin, ahlakın nasıl olduğuna/olması gerektiğine yönelik elle tutulur/gözle görülür örnekliklerini yansıtmaları gerekmektedir, bunu komşuluk ilişkileriyle, akraba duyarlılıklarıyla, sosyal hayata katılarak (meşru ortamlarda) özgüven ile göstermelidirler. İslami mücadelenin omurgasını oluşturan davet çalışmaları içinde yer almalıdırlar. Eşleriyle yardımlaşarak cehd etmelidirler. Hayata, insana, topluma dokunan ne varsa ilgi alanları olmalı ve hanenin işlerini gözardı etmeden ve de güçleri nisbetinde mücadeleye omuz vermelidirler. Kimlikleriyle mütenasip ve şartlar elverdiğince okumalı, imkan dahilinde üniversite ve ötesine gidebilmelidirler. Mesela; tıbbiye, edebiyat, sosyoloji, eğitim, tarih, ilahiyat v.s ilim alanlarına dahil olabilmeyi düşünebilmelidirler. Vahiy, evliliğin neliğine/nasıllığına yönelik hudutlarını bildirmiştir, erkek ve kadını tanımlamıştır, nerde/nasıl durması gerektiğini vaaz etmiştir, müslüman erkek ve kadınların birbirlerine güvenilir dostlar/yardımcılar olduklarını ve hatta 24/61 ayetinin gölgesinde aynı sofrayı ister birlikte ister ayrı ayrı paylaşabileceklerini beyan etmiştir. Müslümanların yaşadıkları olumsuzlukların "bu ister 'özelde' evlilik/aile hayatlarında olsun ister 'genelde' hayatın tümüne yönelik olsun" başat nedeni; Allah'ın vahyiyle vaaz ettiği dini (57/27 ayeti çerçevesinde olduğu gibi ruhbanlığa kapı aralayarak) enflasyona tabi tutmaları ya da hudutları sündürerek tenzilata tabi tutmalarıdır. "Doğrusu Biz size, içinde size şeref ve itibar kazandıran bir mesaj indirmiş bulunuyoruz; şu halde, hala aklınızı başınıza almayacak mısınız?" (21/10) Her iki hayatın hayrı Kur'an'dadır. Hududullaha karşı haddini/hududunu bilen sadık kullardan olabilmemiz duasıyla.

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN