Golan tepelerindeki çatışma ve düşündürdükleri

Asıl hedef olması gereken işgal askeri ancak seken kurşunla yaralanıyor. Müslümanlar oturup ciddi ciddi düşünmeli, Suriye'deki laik dikta rejimine karşı haklı ayaklanma sürecinin silahlı mücadele provokasyonuyla doğal mecrasından çıkarılıp harcanmasının muhasebesini yapmalıdır.

28-08-2014


Haber sitelerinde bir haber cümlesi: "İsrail'in işgali altında olan Suriye'nin Golan tepelerine yakın bölgede bulunan Golan Sınır Kapısı'nın muhalif grupların kontrolüne geçtiği bildirildi.

Yaşanan çatışmada bir İsrail askeri de yaralandı." İlk okuduğunuzda heyecanlanıyor ve seviniyorsunuz. Siyonist işgal rejimine yeni bir cephe açıldı diye. Ancak haberin devamı sizi hayal kırıklığına uğratıyor. Meğerse siyonist işgal askeri, Baas rejimi askerleri ve muhalifler arasındaki çatışmalar sırasında seken bir kurşunla yaralanmış.

Yazık ki ne yazık. Asıl hedef olması gereken işgal askeri ancak seken kurşunla yaralanıyor. Müslümanlar oturup ciddi ciddi düşünmeli, Suriye'deki laik dikta rejimine karşı haklı halk ayaklanması sürecinin silahlı mücadele provokasyonuyla doğal mecrasından çıkarılıp harcanmasının muhasebesini yapmalıdır.

İslam ve Hayat

Etiketler : #Golan   #tepelerindeki   #çatışma   #ve   #düşündürdükleri   
YORUMLAR
  • İslam ve Hayat   04-09-2014 06:15

    Hakan kardeş, biz yorum yazarken size Kabil imasında bulunmaya değil, kendi yaklaşımımızı ifade etmeye çalıştık. Sizi Kabil olarak görmek gibi bir hadsizlik yapmaya yönelmeyeceğimiz gibi böyle görsek size kardeş diye hitap etmezdik zaten. Ancak sizin "sakallı CHP'liler" ifadeniz halen orada durmaktadır. Biz, Müslümanlar arası ihtilaf ve anlaşmazlıklarda Habil gibi davranmanın gerekliliğine inanıyoruz, ki Müslümanlar olarak Kur'an'ın bu öğretisini anlayıp uygulayabilseydik bugün dünyanın her yerinde Müslümanlar arası ilişkiler çok farklı olurdu. Bakın kardeş, biz Suriye'de mücadele veren İslami direniş gruplarına asla Kabilce yaklaşmadık ve yaklaşmıyoruz. Bu mücadelede can feda eden kardeşlerimizin inşaallah şehadete ulaştıklarına inanıyoruz. Ancak Kur'an'ı ölçüleri ve Nebevi örneklikler ve bu ölçüler ışığında değerlendirmeye çalıştığımız şartlar, bizi Suriye'de rejim provoke etmiş olsa, buna zorlamış olsa da silahlı mücadele sürecine girilmiş olmasının isabetli olmadığı sonucuna götürüyor. Olması gereken konusundaki düşüncemiz de, şu iki yorumda kısaca ifade edilmeye çalışıldığı gibi, bu konularda sitemizdeki çeşitli makalelerde ve haber-yorumlarda da dile getirilmiş bulunuyor. Bizler, tevhidi kimlik ve açık tevhidi davet mücadelesi temel ekseni üzerine ümmetin yeniden inşası üzerine yoğunlaşmamız ve mücadelenin merhaleleri konusunda adımlarımızı küfür güçlerinin provokasyon ve zorlamaları üzerine değil kendi strateji ve güç algımız üzerine yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca biz asla Suriye halkının emperyalistlerin oyununa geldiğini söylüyor veya söylemiş değiliz, Suriye halkının mücadelesi tamamen haklı bir mücadeledir, söylediğimiz sadece şudur: Bu mücadele, hesapsız ve zamansız olarak silahlı mücadele oldu-bittisiyle doğal yatağından uzaklaştırılmıştır.

  • Hakan Aksu   03-09-2014 11:00

    Sayin islam ve hayat kabilin karsisindaki Habil orneklemeniz bile hakarettir, eger Siz habilseniz biz ne olmuş oluyoruz bu bir ikincisi su habilce yaklasimlarinizi neden sizin gibi dusunmeyen diğer muslumanlardan esirgiyorsunuz? Bu yorumlara sebeb olan yaziniz başta olmak uzere ispatsiz itham ettiginiz bütün yaklasimlariniz habillige muhtactir. Kenya saldirilari orneginiz Yanlis yaklasimlarinizin en bariz ornegidir. Ekranlarin ve sjanslarin önünüze koyduklariyla haber yapmaniz hangi Kurani yaklasima uygundur? O alisveris merkezinde yassnanlar ve o cocuklarin korkularinin musebbibleriyle ilgili aynelyakin bilgi sahibi olma imkaniniz yoksa yardimci olmaya hazirim. Ayrica suriye ve misir arasindaki ölüm rakamlari ne kadar doğru bir yaklasimdir? Misirdaliler mubarek/Sizi yönetimlerine karşı cikmasaydi bes bin insan olmezdi desek doğru bir denklem olurmu? Suriye cihadinin dis güçlerin bir dayatmasi iddianiz bugün gayriresmi 400 bin sehid vermiş ve hala bu mücadeleye destek veren suriye halkina hakarettir. Son olarak ayni sorumu tekrarliyorum sizin ummetimizin bu halinden kurtulmasi için teklifimiz nedir?

  • Suat Kürşat   02-09-2014 19:59

    Türkiye Müslümanları olarak üzerimize düşeni yapıyormuyuz?.Mülteciler konusunda yükü kanun ve kurumlarına LA dediğimiz Devlete bırakmak ne kadar ilkesel bir duruş?.Gerçekten bu konuda gerekeni yapıyormuyuz?...Açık söylemek gerekirse suriye devrime ne kadar hazır değildiyse türkiyedeki Müslümanlarda Mültecilere karşı Ensar görevi yapmak konusunda o kadar hazır değildi.Yaşanan hadiseler bu gerçeği gösteriyor.

  • Suat Kürşat   02-09-2014 19:51

    Suriye ve Mısır karşılaştırılmalarında ölçü nedir?...Kazanımdan kasıt nedir anlayamıyorum...İhvan silah almadı,ceza evlerinde işkenceye maruz kaldı evet.Ancak mısır'da ölü sayısı 5 bin,Suriye'de sivil ölüm sayısı 150 Bin!...Suriye'den komşu ülkelere 7 Milyon insan göç etmek zorunda kaldı,gittikleri ülkelerde ağır koşullarda yaşamak;iş yerlerinde ucuz iş gücü olarak sömürülmek;bir kısmı ise fuhuş,gasp vesair çetelerinin açık hedefi haline gelmek gibi daha zor bir durumla karşı karşıya.Türkiye örneğinde olduğu gibi münferit bazı olaylar üzerinden linç edilme halide cabası.Suriye görünen 4 parçalı hali ile harabe olmuş durumdadır.(PYD,İŞİD,Diğer Muhalefet Bölgeleri ve Rejimin Hakimiyetindeki Bölgeler 4 Parçalı suriye gerçeğini önümüze getiriyor)...Mısır'da ise İhvan'ın en bariz hatası Devrim! sonrası ilk seçime katılarak 40 yıllık sorunları biran da kucağında bulması.(Akidevi Eleştirinin yanı sıra bu stratejik hata ilk anda göze çarpıyor)...Diğer grupları ordunun gücü altında birleşmeye itmesi...Fakat işi kazanım olarak istatistik bilgilere vuracak olursak Mısır'DAki durum ehvendir.Suriye'de Muhalefetin lideri dahi yoktur.Görünen o ki uzun bir sürede bir lider çıkaramayacaktır.Suriye İhvanı ise Türkiye'de yapılan toplantılarda kürtlerin ''Suriye Arap Cumhuriyeti'' itirazına destek vermemiş,tasarlanan yeni ulus devlet mantığını sükutu ile tasdik etmiştir.Gelinen son durumu iyi analiz etmek,hem bölgede mücadele eden Müslümanların hemde bölge dışarısındaki müslümanların faydasınadır.Hem analiz yapanlar hem okuyanlar İlk yıllar üzerinden analiz yapma ve okuma yapmayı bir kenara bırakıp gelinen durumun tamiri üzerine yoğunlaşmalıdır kanaatimce...Şehirler harab olmaya devam edecek mi?.Mülteciler geri nasıl döndürülecek,gittikleri ülkelerdeki halleri nasıl iyileştirilecek?.Mücadele eden yapıların birleşip tek bir yapı ve lider etrafında bu işi devam ettirmesi nasıl sağlanabilir?...

  • İslam ve Hayat   02-09-2014 08:00

    Hakan kardeş, biz Adem (a.s.)'ın oğlu Habil gibi davranacağız ve size, Müslümana yakışmayan şekilde mukabelede bulunmayacağız. Bazı konularda farklı düşünmemiz, farklı değerlendirme sahibi olmamız kardeşlik hukukunu çiğnemeyi doğurmamalı. Konuya gelince: Biz Kenya'daki saldırı konusunda da, işin başında İkiz Kuleler, Londra metrosu vs saldırıları konusunda da aynı şeyleri söyledik başından beri: Doğrudan doğruya sivilleri hedef almanın İslam'ın savaş hukukuna aykırı olduğunu, bunun aşırı gitmek olduğunu ifade ettik ve bu aşırılıklardan beri olduğumuzu, tüm Müslümanların da bu beraati ortaya koymalarının elzem olduğunu söyledik. Kenya'daki alış veriş merkezine yapılan saldırının görüntüleri de yayınlandı ve orada insanların çoluk-çocuklarıyla yaşadıkları o acı dolu anları izledik. Müslümanlık, kafirin yaptığına bu şekilde karşılık vermek değildir. Müslümanlık her halükarda Allah Teala'nın ölçülerini ve Rasulünün örnekliğini gözetmeyi gerektirir. Suriye meselesine gelince: Biz Suriye konusunda başından beri duyarlı olduk, ki bu bizim İslami kimliğimizin bir gereğidir. Ancak silahlı mücadeleyi savunmadık. Zira şunu biliyorduk ki, Suriye'de silahlı mücadeleye geçilme süreci Suriye Müslümanların planları dışında dışında, rejimin ve cihatçı grupların oldu-bittisiyle gerçekleşmiştir ve ancak bundan sonra Suriyeli Müslümanalr silahlı çatışmaya girmek durumunda kalmıştır/bırakılmıştır. Nitekim İhvan lideri Muhammed Riyad Şukfa'nın da bu konuda beyanları olmuştur. Suriye'de silahlı mücadele, Suriye Müslümanlarının planlı ve ortak kararıyla değil, bahsettiğimiz oldu-bittiyle başlamıştır. Bu konuda Libya'da Kaddafi'nin devrilmesi modelinden cesaret alınması da etkili olmuştur. Ki o modelde emperyalistlerin desteği malumdur. Neticede de bir ortak önderlikten, istişare mekanizmasından ve savaş hazırlığından mahrum, ketibe enflasyonuyla (iyi niyetlerle, Allah rızası için de olsa) çıkılan yolda ne yazık ki başına buyruk davranan, hatta Suriye halkının sorunlarındansa kendi ajandasını dayatmaya kalkışan gruplar teşekkül etmiş ve Suriye halkının haklı ayaklanma süreci bugün birçok Müslümanın bile çıkmaz olarak gördüğü bir sürece sokulmuştur. Hadisenin bir de şu boyutu var: Silahlı mücadele, kontrolü zor olan, provokasyonlara çok açık bir süreçtir. Bu kontrolü sağlayacak güçlü bir birlik olmadan bu yola girildiğinde, tıpkı Cezayir'deki GIA örneğinde, Türkiye'deki 90'lı yıllardaki Hizbullah örneğinde ve Suriye'deki IŞİD örneğinde olduğu gibi, neticede kurulu düzenlerin işini kolaylaştıracak eylemlere yönelen veya bu tür eylemlerin her daim üzerlerine yıkılmasına müsait gruplar çıkabilmekte ve kontrol kaybedilebilmektedir. Bu sebeple Müslümanların iyi hesaplar yaparak, fıkhederek adımlar atması gerekir. Mekke'de de Müslümanlar, sizin tabirinizle, "kuş gibi avlanıyorlardı." Ancak sabır, sebat, ölçülere riayet ve uzun soluklu bir mücadele sonucunda başarıya ulaştılar değil mi?

  • Hakan Aksu   01-09-2014 20:34

    Sayın editör sizler aynen işid'in yaptığı gibi kendi bakış açınıza uymayan her hamleyi oturduğunuz yerden karalamaya, itham etmeye ve itibarsızlaştırmaya devam ediyorsunuz. Daha önce somalide yasanan alışveriş merkezi baskınında olduğu gibi başka haber kanallarından aldığınız eksik/yalan haberlerle müslümanlara saldırıyorsunuz. Şimdi bu yorumunuzla ne demek istediniz. Suriyeli kardeşlerimiz eline silah almakla hatamı ettiler? Mısırda eline silah almayan ihvan ne kazandı? Kuş gibi avlanmak, tutuklanıp idama mahkum edilmekmi basarıdır? İslam coğrafyasının her yerinde topraklarımız işgal edilirken, mallarımız çalınırken, bacılarımız kirletilirken, evlatlarımız milyon milyon öldürülürken, kimyasallardan ötürü nesillerimiz sakat doğarken Allah aşkına çözüm öneriniz nedir? Birde onu söyleyin bizlerde bilelim. Hiç bir çözüm üretmeden sadece kafir/zalimlere karşı bir mücadele metodu oluşturmus olanları yanlış bilgi ve tercihlerle eleştirmeniz sizlerin chp'nin sakallı versiyonu görünmenizden başka bir yansıma oluşturmayacaktır.

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN