Dünya Müslümanlarının Ramazan'ı nasıl geçiyor? (VİDEO)

Ramazan Ayı’nın gelmesiyle dünya Müslümanlarında manevi bir coşku hakim. Oruç ibadetinin gerçekleştiği mübarek ayı Müslümanlar çeşitli şekillerde idrak etme çabasında. Bununla birlikte birçok sıkıntıya da muhatap durumdalar.

20-06-2016


Dünya Müslümanları Ramazan ayını idrak ediyor. Ramazan ayı, farklı coğrafyalarda muhtelif şekillerde karşılandı. Kimi bölgelerde Müslümanlar ibadetlerini huzur içinde gerçekleştirirken birçok bölge Müslümanları çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya.  

Nitekim altıncı yılına giren Suriye'deki iç savaştan kaçan milyonlarca kişi komşu ülkeler Türkiye, Lübnan ve Ürdün'e sığınmıştı. Çatışma bölgelerinden kaçan Suriyelilerin yedi milyona yakını da ülke içinde yer değiştirdi. 

Suriye gibi vatandaşları mülteci konumuna düşen birçok başka ülke de Irak. 2014 yazından beri DAİŞ saldırıları ile mücadele eden Irak'ta da 3 milyondan fazla insan evini terk etmek zorunda kaldı. Bunların bir kısmı Türkiye ve Ürdün gibi komşu ülkelere sığınırken, diğerleri ülke içinde daha güvenli olan bölgelere göçtü ve buralarda kurulan kamplarda yaşamaya başladı. 

Tıpkı Suriyeliler gibi Iraklı mültecilerin büyük çoğunluğu da Müslüman. Toplam sayısı 10 milyonu aşan Suriyeli ve Iraklı mülteciler bu Ramazan ayını da evlerinden uzakta, kamplarda karşıladılar. Ancak Ramazan Ayını zor şartlar altında geçiren sadece onlar değil. 

Sudan’ın güneyi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Somali ve Eritre gibi Afrika ülkelerinden kaçan onbinlerce Müslüman da Ramazan ayını evinden uzakta, yoksulluk içinde geçiriyor. Aynı durum, yıllardır savaş içinde olan Afganistan'dan kaçan mülteciler ve Arakan Müslümanları için de geçerli.

Ortadoğu'daki çatışmalar ve Arap dünyasının büyük bir kısmında artan istikrarsızlık nedeniyle evlerini terk eden yüzbinlerce insan ise avrupa'ya yerleşebilmeyi umut ediyor. 

Daha iyi bir yaşam için yola çıkıp Akdeniz ve Ege'yi geçmeye çalışan birçok kişinin umut yolculuğu ise batan teknelerde hayata veda ederek sonlanıyor. Suriye'de ve Irak'ta savaşların devam etmesi, eve dönüş seçeneğinin ufukta gözükmemesi tablonun yakın zamanda değişmeyeceğine işaret ediyor.

SURİYELİ MÜLTECİLER

Türkiye ve Lübnan en fazla Suriyeli mülteci barındıran iki ülke. Türkiye'ye sığınan Suriyeliler’in sayısı 2 milyon 747 bin olarak açıklanırken, yaklaşık 1 buçuk milyon Suriyeli de Lübnan da yaşıyor.

Şanlıurfa'nın Harran ilçesindeki mülteci kampında yaşayan Suriyeli mülteciler bir Ramazan ayını daha evlerinden uzakta karşıladı. Harran'daki mülteci kampında çoğunluğu çocuk 13 binden fazla Suriyeli mülteci bulunuyor. 

Türkiye, Suriyeli mültecilerin hayatlarını kolaylaştırmak ve Ramazan ayını istedikleri gibi geçirebilmeleri için kamp içinde tüm olanakları sağlamış durumda.Kampta yaşayan Suriyeli mülteciler, kamp koşulları sayesinde Ramazan ayının tüm heyecanını evlerinden kilometrelerce uzakta da olsa yaşabildiklerini söylüyor. 

Her ne kadar kamp koşullarının iyi olması, ülkelerinden uzakta olmalarını biraz daha dayanılabilir kılsa da, kamptaki tüm Suriyeliler bir gün tekrar evlerine dönebilmenin hayalini kuruyor. 

Türkiye'deki mülteci kamplarında kalan Suriyeliler yaşam koşullarından memnun ancak Lübnan'daki mülteciler için aynısını söylemek mümkün değil. Dört yıldır dört çocuğu ve eşi ile birlikte bu kampta yaşayan Suriyeli Abdülkerim, şartların giderek kötüleştiği görüşünde:  

“Suriye'de geçirdiğimiz Ramazanlar elbette böyle değildi. Çünkü genel atmosfer bambaşkaydı. Buraya da eskisi kadar yardım yapılmadığını söyleyebilirim. Bu yıl daha az yardım yapıldı. Her aileye sadece bir kutu yardım yapıldı. Yenileri gelsin diye Allah'a dua ediyoruz.” 

Her ne kadar Lübnan'daki kamplarda hayat şartları kötüleşiyor olsa da, Suriyeliler yine de kurulan iftar sofralarında bir araya geliyor ve Ramazan ayını tüm vecheleri ile yaşatmaya devam ediyorlar. Kamplarda durum bu iken, Suriye'deki yaklaşık yarım milyon kişi Ramazan ayında abluka nedeniyle açlık ve sefalet içinde.

HERŞEM MÜLTECİ KAMPINDA RAMAZAN AYI

Irak'ta milyonlarca kişi Ramazan ayını evinden uzakta geçiriyor. Terör örgütü DAİŞ'in 2014 yazında önce Irak'ın Musul kentini, ardından birçok kent ve kasabayı ele geçirmesi sonucunda yüzbinlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. 

Sayıları 3 milyonu bulan bu kişilerin önemli bir kısmı bölgesel Kürt yönetiminin Erbil ve Duhok kentindeki kamplara sığındı. Yaklaşık 3 milyon Iraklı şimdilerde bu çadırkentlerdeki üçüncü Ramazan ayındalar. Zaman zaman 50 dereceye kadar çıkan çöl sıcakları, elektrik kesintileri ve su sıkıntısı ise özellikle Ramazan ayında bu kamplarda hayatı çekilmez kılıyor. 

Olumsuz koşullardan en çok etkilenen ise çocuklar. Erbil'in batısında yer alan Herşem Kampı’nda 1500'e yakın yerinden edilmiş kişi yaşıyor. Kampta yaşayan 300'den fazla aileye ise Ramazan vesilesi ile birçok kurum yardım paketleri dağıtıyor. Bu sayede kamptaki ailelerin sofraları da en azından Ramazan ayında bir nebze zenginleşiyor.

Yaklaşık 70 km uzaklıktaki memleketleri Musul’dan kaçan mültecilerin dilekleri ise bir an önce evlerine geri dönebilmek. Ancak bu dileğin yakın zamanda gerçekleşmesi için henüz erken gibi gözüküyor.

Son gelen yardımlarla ilgili bilgi veren kamp müdürü Ahmet Abdul ise merkezi yönetim ile bölgesel yönetim arasındaki gerginliklerin mülteci kamplarına da yansıdığını, Bağdat’tan yeterli yardım almadıklarını belirtti. Ahmet Abdul: "Ramazan ayı münasebetiyle Hıyat Vakfı ile Barzani Vakfı gıda paketleri dağıttı. Ancak kamplara Bağdat’tan yeterli yardım gelmiyor." dedi.
 
Herşem Mülteci Kampında Ramazan ayı buruk bir ortamda geçiyor. Mülteciler evlerinde geçirdikleri eski Ramazan aylarını ve bayramları özlüyor. 7'den 70'e herkesin ortak dileği ise topraklarının bir an önce DAİŞ'ten kurtarılması. 

YUNANİSTAN’DAKİ MÜLTECİLERİN RAMAZAN’I

Avrupa'ya gitme hayali ile yola çıkan mülteciler için yunanistan en önemli duraklardan biri. Halihzırda da yüzlerce mülteci ramazan'ı yunanistan'da geçiriyor. Kaldıkları yerlerde şartlar zor, ancak hepsi umutlarını gerçekleştirinceye kadar yolculuğa devame edeceklerini söylüyorlar.

Irak, İran, Afganistan, Suriye, Pakistan gibi birçok ülkeden gelen göçmenler bu yıl Ramazan ayını Yunanistan'da karşıladı. Geçen yıl evlerinde, aileleri, dostları ve sevdikleri ile karşıladıkları Ramazan ayını bu yıl atina'da zor koşullarda geçiriyorlar. 

Güvenli bir gelecek hayali ile çıktıkları zorlu yolculuğun sonunda umdukları Avrupa'ya varamamış olmaları, büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Göçmenler umutlarını kaybetmemek için dualara sarıldı.

Pire Limanı'ndaki yüzlerce göçmen de mübarek Ramazan ayında bulundukları zor şartlara rağmen oruçlarından vazgeçmediler. Yabancı bir ülkede iftar açılırken akıllarda hep geride bırakılanlar var. Bilmedikleri bir coğrafyada, farklı bir kültürde kendilerine bir çıkış yolu arıyorlar. Ancak ne Batı Avrupa'dan ne de Atina'dan gelen haberler bekledikleri gibi. Sınırlar kapalı ve açılacak gibi de görünmüyor. Limandaki şartlar ise hiç kolay değil.

Göçmenler tüm engellemelere rağmen hedeflerine ulaşabilmek için ellerinden geleni yapmaya kararlı. Bu hafta içerisinde 42 mülteci Pire yakınlarında oluşturulan yeni bir göçmen misafirhanesine götürüldü. Misafirhanenin kapasitesi 346. Pire'de bulunan göçmen sayısı ise 1327. Hükümetin amacı turizm sezonuna kadar limanı boşaltmak. Ancak mültecilerin sevk edileceği yeni misafirhanelerin oluşturulması için altyapı çalışmaları henüz tamamlanabilmiş değil.

BULGARİSTAN’DA RAMAZAN AYI

Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da yaşayan Müslümanlar ve Avrupa'ya ulaşma umudu ile bu kente gelen mülteciler, Ramazan ayında Filistinli bir işadamı tarafından yaptırılan bir mesctitte buluşuyor. 

Sofya’da 1500 kişi kapasitesi olan iki mülteci kampı var. Ancak şimdi onlar neredeyse bomboş. Mülteci statüsü alan yabancılar ya Avrupa’ya gidiyor ya da kamplardan çıkıp, Sofya’da normal vatandaş olarak yaşam sürüyor. Mescitte, başta hayırsever Müslümanların da desteğiyle her akşam Ramazan ayı günlerinde 200’den fazla kişiye iftar veriliyor.

Bu Ramazan ayında ise iftara gelenlerin sayısında geçen yıllara göre azalma söz konusu. Zira mülteciler Bulgaristan’ı transit bir ülke olarak görüyor. Geçen senelere kıyasla artık Sofya tercih edilen bir güzergah değil. Mescide gelen ve iftarını burada yapanların sayısı geçen yıla oranla daha az. 

Sofyalı Müslümanları buluşturan bu mescidi yaptıran ise hayırsever bir Filistinli iş adamı olan Hüseyin Ebu Kalbeyn. Kalbeyn, özellikle Ramazan ayında Müslüman dünyasının tüm mültecilere yardım etmesi gerektiğini söylüyor: 

“Bir süre önce Bulgaristan belli aralıklarla mülteci akınları yaşandı biliyorsunuz. Bundan önceki yıllarda Ramazan’da çoğunlukla mültecilerden oluşan 400’den fazla kişiye iftar veriyorduk. Bu sene bu sayı azaldı ama hala kamplara ve yoksul ailelere hazır iftar paketleri gönderiyoruz. Bu mescite ibadete gelenlerden zekat ve fitre topluyoruz. Bunu da yine mültecilere veriyoruz. Mescid, Kur’an-ı kerim kursları ve din dersleri imkanı da sunuyor. Ortadoğu ve tüm dünyadaki sorunların çözüme kavuşması için dualar ediyoruz, buradaki ibadetlerimizde de her zaman barış mesajları veriyoruz.”

Sofya’da Ramazan ayının belki de en iyi hissedildiği yer, şehrin kenar semtlerinden Lülin. Semtte bulunan mescide her akşam Müslümanlar geliyorlar. İftarlar ve çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

PAKİSTAN’DAKİ KAMPLARDA RAMAZAN AYI

Önce Rus işgali, sonra iç savaş ve Taliban rejimi. Son olarak ise 2001 yılında başlayan ve halen devam eden ABD işgali. Son 35 yılına savaşların damga vurduğu Afganistan'da milyonlarca kişi evlerini terk etti, komşu ülkelerde mülteci olarak yaşamaya başladı. O ülkelerden biri de Pakistan. 

Pakistan'da bugün itibari ile 1 milyon 700 bini kayıtlı yaklaşık 2,5 milyon Afgan mülteci yaşıyor. Bu mültecilerin büyük bir bölümü ise ülkenin çeşitli bölgelerindeki mülteci kamplarında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. 

Başkent İslamabad'da bulunan Afgan mülteci kampında 2000’den fazla aile yaşıyor. Kampın içinde bulunduğu durum Afgan mültecilerin ne zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiğini ispatlıyor. 

Kamptaki yaşam koşulları Ramazan ayı ile birlikte daha da dayanılmaz bir hal alıyor. En önemli sorun ise hiç kuşkusuz kampta temiz içme suyuna ulaşma zorluğu. Kamptaki hiçbir evde şebeke suyu bulunmuyor. Bütün mültecilere hizmet veren şebeke suyu çeşmesi sayısı ise sadece bir. İftar öncesi evlerine temiz su götürmek isteyenler kampın çeşmesinde uzun kuyruklar oluşturuyor. Çeşme aşırı sıcaklarla mücadele edenlerin serinleme yerine de dönüşmüş durumda. 

Kampın içerisinde küçük bir pazar bulunuyor. Burası kampta yaşayanların en önemli alışveriş adresi. Pazardaki malzeme çeşidinin azlığı, Afgan mültecilerin alış gücünün ne kadar düşük olduğunu gözler önüne seriyor. 

Ramazan ayı ile birlikte Pakistan'da hava sıcaklıları da 40 dereceyi aşmış durumda. Hal böyle olunca pazarda en çok rağbet edilen ürün buz oluyor. Zira elektiriğin olmadığı evlerde sıcak yaz aylarında iftarda serinlemek için kamp sakinleri bu buzları kullanıyor. Pazardan alınan buzlar içme sularını soğutmaya yarıyor.

Pakistan'daki Afgan mültecilerin sorunları bunlarla da sınırlı değil. Tamamı topraktan yapılmış evlerin, mutfakları ise toprak bir tandırdan ve bir kaç eski kaptan oluşuyor. Bu tandırlarda yemek yapmaya çalışan mülteci kadınlar yazın aşırı sıcaklar, kışın ise soğuklarla mücadele ediyor. Yakacak bulmak ise kadınlar için ayrı bir sorun.

Afgan mültecilerin Ramazan ayına daha yakından bakabilmek için iftarda kampın sakinlerinden Malik Settargül’ün evine konuk olduk. Evde elektirik yok. Aküye bağlanmış küçük bir lamba odayı zor aydınlatıyor. Sofrada bulunanlar Afgan mültecilerin içinde bulunduğu yokluğun resmi. Malik Settargül, sofrada bulunanların Ramazan ayının bereketi olduğunu ve normal günlerde bunları bile bulamadıklarını söyledi. Settargül yaşadıkları zorluklar hakkında şu ifadeleri kullandı: 

"Ramazan ayı gerçekten rahmet ve bereket ayı. Rabbime şükürler olsun bu ayda bizim de sofralarımızda yiyecek bir şeylerimiz oluyor. Diğer aylarda bunu bile bulamıyoruz. Karnımızı doyurmak için her gün çalışmak zorunda kalıyoruz. Kazandıklarımız ise ailemizi doyurmaya ancak yetiyor." 

Her türlü güçlüğe rağmen şükrü dilinden düşürmeyen Pakistan'daki Afgan mülteciler özellikle Ramazan ayında kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor.

KUDÜS RAMAZAN AYINA GERGİN GİRDİ

Kudüs ve Filistin’de Ramazan ayında da gerginlik hakim. Ramazan ayından bir gün önce Yahudilerin eski kentte gösterileri vardı. Yahudiler Kudüs'ün işgalininin yıldönümünü kutlarken, İsrail polisi Müslüman mahallesindeki dükkanları kapattırdı. 

İsrail polisi Müslüman mahallesindeki esnafa dükkanlarını kapattırdı ve Mescidi Aksa’ya girmelerini engelledi. Müslümanlar, işgal polisinin bu yasaklarına alıştıklarını ve direnmeye devam edeceklerini ifade etti. 

Tel Aviv'de yaşanan silahlı saldırı da Ramazan ayının ilk günlerine gölge düşürdü. Saldırıda dört İsrail vatandaşının hayatını kaybetmesi üzerine İsrail bir dizi güvenlik önlemini adı altında bir dizi sert uygulamayı yürürlüğe soktu. 

İşgali altında tuttuğu Kudüs'e yılın birçok dönemi Filistinliler’in girmesine izin vermeyen İsrail, her yıl Ramazan ayında bu sıkı uygulamayı bir nebze gevşetiyor. Bu günlerde Batı Şeria ve Gazze'den binlerce Filistinli Mescid-i Aksa'ya geliyor. Ancak Ekim ayından bu yana yaşanan olaylar gerginliği de bambaşka bir boyuta taşıdı. 8 Haziran'da tel aviv'de yaşanan saldırının ardından 83 bin Filistinli’nin Kudüs'e girme izni askıya alındı.  


İzinleri şimdilik yürürlükten kaldırılan 83 bin Filistinli'nin, Ramazan ayı boyunca akrabalarını ziyaret etmesi, Kudüs'te ibadet etmesi ya da Tel Aviv havaalanını kullanarak yurtdışına çıkması mümkün görünmüyor. 

El Aksa Camisinin Eski Yöneticisi Najeh Bkeirat İsrail’in yasakları hakkında şunları söyledi: “İsrail, bu gibi bayramlarda kendi lehine avantaj sağlamaya, buranın Yahudi kenti olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Arapları Kudüs'ten göndermek istiyorlar. Filistinliler’in evlerini yıkıyorlar, bizi duvarın diğer tarafında göndermek istiyorlar.”

Tüm bunların yanı sıra Tel Aviv'de yaşanan saldırı bir anlamda Doğu Kudüs ekonomisinin de sarsılması anlamına geliyor. Kudüs'te turizm sektörü Yahudilerin egemenliğinde. Gelen bir çok tur grubu, Müslüman mahallesine uğramadan Yahudilerin dükkanlarınaa yönlendiriliyor. Bu nedenle eski kent içinde çalışan Arap esnafın geliri daha düşük. Bu döngü yalnızca Batı Şeria'ya da kapıların açıldığı dini bayralarda değişiyor. Bu Ramazan ayında 83 bin kişinin Kudüs'e giremeyecek olması ise Doğu Kudüs ekonomisi için bir yıkım anlamına geliyor. 

İsrail'in aldığı önlemlere rağmen Ramazan ayı Kudüs eski kentte hareketli geçiyor. İftarın ardından Haremüşşerif'i dolduran Filistinliler, Müslümanların ilk kıblesinde ibadet edebilmenin huzurunu yaşıyor. 

Kendi evlerinde işgal altında yaşayan Doğu Kudüslü Filistinliler için dini bayramlar bir nevi Kudüs'ü sahiplenme anlamına geliyor. Her Ramazan ayında Kudüs eski kent Şam Kapısı’ndan itibaren ışıklandırılıyor ve 11 ayın sultanına hazır hale getiriliyor.

Ramazan ayı için ışıklandırılan Kudüs eski kent, Ramazan ayı akşamları düzenlenen eğlencelerde yoğun bir kalabalığı ağırlarken, tatlılar, baharatlar ve hediyelik eşyalar tezgahlardaki yerini alıyor.

İRAN’DA RAMAZAN AYI 

İran'da Ramazan ayı boyunca kalabalık iftar sofraları kuruluyor. Gündüz yapılan alışverişler akşam lezzetli yemeklere dönüşüyor. İran’da Ramazan ayına özel yiyecekler de hazırlanıyor. İranlılar’ın Ramazan ayına has lezzeti hellim. Buğdaydan yapılan bir yemek. Buğday geceden suya koyuluyor, sabaha kadar hazır hale geliyor. Sonrasında elekten geçiriliyor. Ardından pişmiş etle karıştırılır ve pişmeye konur.

Hellim yemeği piştikten sonra tarçın, yağ, şeker ve susam katılarak yenir. Bu yemek özellikle Ramazan aylarında aranan lezzettir. 

İran'daki Azeri vatandaşlar da kalabalık Ramazan sofralarında bır araya geliyor. Özellikle Ramazan’da misafir davet etmek İranlılar’ın önemsediği bir gelenek. Böylelikle bereketin arttığına inanılıyor.

İranlı ailelerin evinde iftara saatler kala hazırlıklar başlıyor. Ancak 45 derece sıcaklığa ulaşan yaz günlerınde Ramazan sofralarında hafif yiyeceklerin bulunmasına özen gösteriliyor.  İran’da Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim okumaları da artıyor, mukabeleler okunuyor. Gündüz sıcak olduğu için iftardan sonra gece geç saatlere kadar dışarıda vakit geçiriliyor.

RUSYA’DA RAMAZAN AYI

Rusya’da Ramazan ayı Müslümanlar için ayrı bir heyecan kaynağı. Nüfus itibarıyla Ortodoks Hristiyanlar’dan sonra ikinci sırada yer alan Müslümanların başkent Moskova'daki sayısı milyonlarla ifade ediliyor. 

Rusya’nın tüm federal bölge ve cumhuriyetlerine dağılan Müslümanlar için ise Ramazan bir kaynaşma fırsatı. İhtiyaç sahipleri için düzenlenen yardımlar ve toplu iftar yemekleri, Ortodoks Ruslar’ın da ilgisini çekiyor. 

1991 yılında ülke genelinde 100 civarında olan cami sayısı, bugün onbine yaklaştı. Rus Ortodokslarının ruhani liderleri, Müslümanlar lehine bozulan bu dengeyi zaman zaman hatırlatıyor ve Hristiyanlardan da aynı duyarlılığı bekliyor. 

Rusya geneline dağılan Müslüman sivil toplum temsilcileri ise Ramazan ayını tüm anlamlarıyla birlikte yardımlaşma için de bir fırsat olarak görüyor. Azeri Kadınlar Birliği de her iftarı bir ihtiyaç sahibinin evinde açıyor. Onların dertlerine derman olmaya çalışıyor. Birliğin koordinatörü Hacı Hanım diasporadaki Müslümanlarla çok yakın ilişkide. 

Azeri Kadınlar Birliği Başkanı Hacı Hanım dinde serbestinin Sovyetler'in yıkılmasıyla başladığına dikkat çekiyor. Moskova'da her yıl binlerce Müslümanın orucunu açtığı büyük iftar çadırı ise Ramazan ayının ortasında kurulacak. Başkent Moskova'nın altı ayrı noktasında bulunan camiler de Ramazan ayına özgü hareketlilik nedeniyle kapasite sorunu yaşıyor. 

Başbakan Medvedev gibi Putin de yayınladığı mesajda Ramazan ayının barış ayı olmasını diledi ve yardım çağrısında bulundu. Ramazan ayında insanların ihtiyaç sahiplerine daha fazla ilgi göstermesini isteyen Putin, maddi gücü iyi olanların destek kampanyalarına katılması gerektiğini belirtti.

MAKEDONYA’DA RAMAZAN AYI

Makedonya'da da Ramazan ayı, ülkedeki Müslümanları bir araya getiriyor. Bu ayda, yurtdışında yaşayan Müslümanlar da ülkelerine geri dönmeye ve aileleri ile birlikte olmaya çalışıyor. Avrupa'ya gitme umudu ile bölgeye gelip, Makedonya'da kalan 150 kadar aile ise bu Ramazan ayını buruk geçiriyor. Yirmiye yakın etnik grubun içiçe yaşadığı, bir o kadar da farklı dilin konuşulduğu Makedonya’da nüfusun yüzde 40’ yakını Müslüman.

Karşılıklı hoşgörünün bir gereği olarak devlet yerkilileri her Ramazan ayında olduğu gibi yine birlik mesajları yayınladı ve Müslümanların Ramazan ayını tebrik etti. Makedonya İslam Birliği Başkanı Reisü’l Ulema Süleyman Recebi de, yayınladığı Ramazan mesajında barıs ve huzur dileklerinde bulundu.

Geleneksel aile yapısını koruyan ülke Müslümanları için, Ramazan ayının en belirgin özelliği kalabalık iftar sofraları ve ailece gidilen teravih namazları. Ülke genelindedeki camiler, yatsı namazı vaktinde teravih namazı için dolup taşıyor. 

Ramazan ayı, Makedonya Müslümanları için gurbetten dönüşün de vesilesi. Önemli bölümü gurbetçi olan ülke Müslümanları, Ramazan ayını memleketlerinde geçirmeyi tercih ettiğinden nüfus anlamında da bir hareketlilik yaşanıyor.

Ancak Makedonya’da olup da Ramazan ayını memleketinden uzakta geçirmek zorunda kalanlar da var. Ülke sınırları içindeki kamplarda yaşamlarını sürdüren mülteciler için bu Ramazan ayı da buruk geçiyor. Kimsesiz çocuklar, ailesi parçalanan gençler, çıktığı umut yolculuğunu tamamlayamadan belirsizliğin içine sürüklenen Iraklı, Afganistanlı, İranlı mülteciler.

Tabanovtse Kampı’ndaki yaklaşık 150 mülteci, aile ortamının sıcaklığından ve sevdiklerinden çok uzakta, buruk bir sevinçle Ramazan ayını geçiriyor. Sahur ve iftar vakitlerindeki yemek ve kumanyalar ise, sivil toplum teşkilatlarının yardımıyla dağıtılıyor.

ARNAVUTLUK’TA RAMAZAN AYI

Arnavutluk’taki Alsar Vakfı ve Rumeli Türkleri Vakfı Ramazan ayı vesilesi ile Tiran'da ortak bir iftar yemeği organize etti. İftara 500 yetim katıldı. TİKA Arnavutluk Koordinatörü Prof. Dr. Birol Çetin, Yunus Emre Tiran Enstitüsü Müdürü Salih Gültekin ve Alsar Vakfı Başkanı Mehdi Gurra yetimlerle beraber oruçlarını açtı. İftar yemeği öncesi akşam ezanı okundu. 

Arnavutluk’un komünizm döneminden sonra, Türkiye’den Tiran’a ilk gelen vakıflarından biri olan Rumeli Vakfı yaklaşık 25 yıldır ülkede çeşitli yardım faaliyetleri düzenliyor. Vakfın Başkanı Melek Aras dernek olarak Arnavutluk ve Balkanlar’ın daima yanında olduklarını ifade etti. 

İftar yemeğinden sonra bir konuşma yapan Alsar Vakfı Başkanı Mehdi Gurra ise Ramazan ayının Müslümanları birleştirdiğini, iftarların da bu yakınlaşmayı temsil ettiğini belirtti. Rumeli Vakfı Balkanlar’daki geleneksel iftar sofralarına Arnavutluk’tan sonra Kosova ve Makedonya’daki yetimlere verilecek yemeklerle devam edecek. 

“Ramazan berekettir, paylaşın katlansın” sloganı ile Tiran’da iftar düzenleyen Rutev ve Alsar vakıfları, Arnavutluk’un çeşitli köy ve şehirlerindeki yardıma muhtaç ailelere de Ramazan kumanyası dağıtıyor.

KOSOVA’DA RAMAZAN AYI  

Kosova'da Ramazan ayının manevi coşkusu doyasıya yaşanıyor. Osmanlı yadigârı camileriyle tanınan ve halkının yüzde 98'ini Müslümanların oluşturduğu ülkede, Ramazan ayı huzurlu bir ortamda geçiyor. 

Kosova'da ilk teravih namazı itibari ile camiler dolup taştı. Sokaklardaki hareketlilik ise gündüzleri azaldı. Kalabalıklar evlerine çekildi. Ancak geceleri iftardan sonraki zamanlarda sokaklar yine dolup taştı, her zamaki kalabalığına kavuştu. 

Tarihi Prizren şehri ise her yıl olduğu gibi Ramazan ayının en görkemli geçtiği şehirlerinden biri oldu. 

Günler öncesinden alışverişini yapan Prizrenli vatandaşın ilk durağı yine kent pazarlarıydı. Zira büyük alışveriş merkezlerinde yüksek fiyatlara satılan ürünleri bu pazarlarda daha uygun fiyata almak mümkün.

Ramazan ayı coşkusunun diğer bir adresi ise geleneksel iftar çadırları. Türkiye ve Kosova’dan çeşitli kuruluşların desteğiyle kurulan iftar çadırlarında her gece yüzlerce vatandaş iftarını açıyor. 

Ramazan ayı boyunca açık olan iftar çadırlarının yanı sıra Kosova'dan ve Türkiye'den kurumlar, maddi durumu iyi olmayan vatandaşa destegini bu yıl da esirgemiyor. Piriştine ve Prizren başta olmak üzere birçok bölgede dağıtılan yardımlar sayesinde zor durumda olan ailelerin yüzü bir nebze olsa da biraz güldü. Kosova'da yetimlere dağıtılacak yardımlar arasında kıyafetler de buluunyor. Böylece sadece Ramazan ayında değil, Ramazan bayramında da zor durumda olanlar unutulmayacak.

LÜBNAN’DA RAMAZAN AYI  

Ramazan ayı Lübnan'a bereketiyle geldi. Pazarların canlanmasıyla beraber Lübnan ekonomisinde gözle görülür bir iyileşme gözleniyor. Siyasi ve ekonomik krizle boğuşan Lübnan'da, piyasanın hareketlenmesi için Beyrut Belediyesi ve Turizm Bakanlığı ortak çaba gösterdi. 

Turizm Bakanı Mişel Faron yaptığı açıklamada, Ramazan ayıyla gelen bereketin, turizm mevsimi boyunca sürmesini beklediklerini söyledi. Faron şu şekilde konuştu:  

“Öncelikle Ramazan ayının gelişi mübarek olsun diyorum. Bizim için en önemli şey umudun, inancın, istikrarın ve birliğin kalıcı olup devam etmesi. Aynı şekilde ordumuzun topraklarımızı müdafa etmeye devam ediyor olması ve herkesin hayrına olan şeylerin yapılması. Bu yıl inşallah Beyrut hareketli günler geçirecek. Belediyemizin ve sivil toplum kuruluşlarının 70 kadar festivali 1500 kadar da aktivitesi olacak bu yaz. Dediğim gibi bu yaz olağanüstü geçecek Beyrut'ta'' 

Ramazan ayı Lübnanlılar için kısa bir süre de olsa ekonomik ve siyasi sıkıntıları bir kenara bıraktıkları ve dini vecibelerini yerine getirmenin huzurunu yaşadıkları bir ay olacak.  

 
 

 

Etiketler : #Dünya   #Müslümanlarının   #Ramazan'ı   #nasıl   #geçiyor?   #(VİDEO)    
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN