"O uçaklar, Mavi Marmara yanarken neden gönderilmedi?"

Gazze şehidimiz Cevdet Kılıçlar'ın eşi Derya Kılıçlar, yangın uçaklarının siyonist işgal rejimine yardıma gönderilmesi konusunda şöyle konuştu: "Türkiye'nin İsrail'deki yangına uçak göndermesi, kesinlikle bizi üzmüştür. İsrail'deki yangını söndürmek için gönderilen uçaklar, neden 31 Mayıs günü Mavi Marmara'ya gönderilmedi, çok merak ediyorum.

08-12-2010


Mavi Marmara'da hayatlarını Gazzeli mazlumlar için feda eden Müslümanalrın aileleri İstanbul'da bir basın toplantısı düzenledi. İHH İnsani Yardım Vakfı'nın genel merkezinde düzenlenen basın toplantısına Şehit Cevdet Kılıçlar'ın eşi Derya Kılıçlar, şehit Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan, Şehit Necdet Yıldırım'ın eşi Refika Yıldırım, Şehit Çetin Topçuoğlu'nun eşi Çiğdem Topçuoğlu, Şehit Ali Haydar Bengi'nin eşi Saniye Bengi, kızı ve kaynı Muhammed Ensari, Şehit Cengiz Songür'ün oğlu İsmail Songür, Şehit İbrahim Bilgen'in oğlu İsmail Bilgen, Şehit Fahri Yaldız'ın kardeşi Hasan Yaldız ve İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım katıldı.

Basın toplantısında 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze'ye insani yardım malzemesi götürürken Mavi Marmara gemisine saldıran ve 9 Müslümanı şehit eden siyonist işgal rejimine özür ve tazminat ödemekle olayı kapatamayacağı vurgulandı. Şehit aileleri, "Yakınlarımız ambargonun kaldırılması yolunda şehit oldular. Ancak ambargo kalkarsa acımız bir nebze olsun hafifler" dediler.

Şehit aileleri siyonist işgal rejimine iki yangın uçağı gönderilmesi konusunda incindiklerini dile getirdiler. O uçakların Mavi Marmara gemisi uluslararası sularda saldırıya uğradığında neden gönderilmediğini sordular.

Formalite bir özür ve tazminat kabul edilemez

Şehit Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan, formalite bir özür ve tazminatın kabul edilemeyeceğini belirtti. Doğan, oğlunun Gazze'deki ambargonun kaldırılması yolunda şehit olduğunu belirterek, "Oğlum bu ablukanın kırılması amacı ile bu gemideydi. Tek amacı vardı: İnsani yardım. En azından bu uğurda şehit oldu. Özür dilemek tek başına af nedeni olacak bir mevzu değildir. Özür dilenecekse bu formalite bir özür olmamalıdır. Anladığım kadarıyla samimi bir özrü dilemede bulunmayacaklar. Biraz da böyle dilin ucuyla formalite icabı özür dilenecek gibi geliyor bize. Formalite bir özür olmamalıdır. Bunu kabul etmeyiz" şeklinde konuştu.

Doğan, siyonist işgal rejimini ödemesi beklenen tazminat konusunda şunları söyledi: "Tazminat esas itibari ile şehitlerin karşılığı olarak algılanırsa yanlış olur. Şehitlerinin hiç birinin tırnağının ucu dahi buradaki para ile ifade edilemez, ancak bu tazminat İsrail basınında takip edebildiğimiz kadarıyla adeta bizlere sadaka verecek şekilde rakamların telaffuz edildiğini görüyoruz. Bizler hiçbir şehit ailesi onlardan gelecek paraya ihtiyacımız yok ama tazminat da bir şekilde suçun cezasının bir parçasıdır. Öyle bir tazminat olmalı ki İsrail'in canının yanmasını sağlayacak şekilde bir rakam olmalıdır. Biz burada oyun oynamıyoruz, basit bir özür dileme, basit bir tazminatla geçiştirilemeyecek kadar büyük bir suç işlenmiştir. Yapılan katliamdır, kasıtlı adam öldürülmüştür, vahşettir. Bu suçunu kabul etmesini açıkça deklare etmesini bekliyoruz."

Doğan, siyonist işgal rejimine gönderilen iki yangın uçağı ile ilgili ise şunları söyledi: "İsrail'e yangın nedeniyle uçakların gönderilmesi insani ve İslami olarak doğrudur ancak bizleri yaralamıştır. Bir miktar acıtmıştır. Kendi duygularım olarak iletmek isterim. Sonuçta biz de insanız, duygularımız var. Her ne kadar bürokrasi ve siyaset duygulardan uzak olsa da bunların da dikkate alınmasını isterdik."

Yangın uçakları bizi üzdü

Şehit Cevdet Kılıçlar'ın eşi Derya Kılıçlar ise konuşmasında "Sadece özür beyanıyla ve tazminat ödenmesi ile bu olayın kapanmamasını gerektiğini düşünüyoruz. Olay bu kadar basit değil. Bu kesinlikle vahşettir. Bu kişilerin cezalandırılması gerekiyor. Nasıl insanlar suç işlediğinde yargılanıyorsa İsrail de yargılanmalı. Bu vahşeti uygulayan askerlerin mutlaka yargılanmasını istiyoruz. Ve ablukanın kaldırılmasını istiyoruz. Özür ve tazminat yeterli olmayacaktır" dedi.

Kılıçlar, yangın uçaklarının siyonist işgal rejimine yardıma gönderilmesi konusunda şöyle konuştu: "Türkiye'nin İsrail'deki yangına uçak göndermesi, kesinlikle bizi üzmüştür. İsrail'deki yangını söndürmek için gönderilen uçaklar, neden 31 Mayıs günü Mavi Marmara'ya gönderilmedi, çok merak ediyorum. Sayın başkanımız ve dışişleri bakanımıza çok teşekkür ediyorum. Bugüne kadar hiçbir başbakanın göstermediği hassasiyeti göstermiştir. Bunu kabul ediyorum ve teşekkür ediyorum ama bu ne yazık ki bu yeterli değil. Bu ambargonun kaldırılması gerekiyor."

Onlar askerlerini ödüllendirdiklerinde bizim canımız yandı

Refika Yıldırım da, "Bizler çok zor günler geçiriyoruz ama çok da gururluyuz. Eşlerimiz oraya sadece Allah rızasını için gittiler. Onlar askerlerini ödüllendirdikleri zaman bizim canımız bir kez daha acıdı. Gerçek anlamda o sorumluların cezalarını çektiklerini gördükten sonra rahatlayacağız. Ambargo kalktığı zaman bizim gönlümüz biraz rahatlayacak. Ve bizim şehitlerimizin kanları o zaman boşuna akmamış olacak. Taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz" şeklinde konuştu.

Eşiyle birlikte gemide bulunan Çiğdem Topçuoğlu ise "Eşim yanımda şehit oldu. Ellerimle gözlerini kapattım. Benim için gurur verici bir olaydı. Yüreğimiz gerçekten yanıyor. Aynı şu an İsrail'de yanan ormanlar gibi. Orman yangınına giden o uçaklar bize yardıma gelmiş olsaydı yangınımızı belki bir ölçüde hafifletecekti. Ama bizi tek başımıza bıraktılar orada" dedi.

Muhammed Ensari, "Kesinlikle Gazze ambargosu kalkmalı. Ancak bu bizim acımızı hafifletir" derken Hasan Yaldız ise "Benim ağabeyimin tek amacı vardı, oradaki yetim çocuklara bir park yapmaktı. Ben o parkı görmek istiyorum" diye konuştu.

İsmail Songür ve İsmail Bilgen de konuşmalarında özür ve tazminatın yanı sıra ambargonun kaldırılmasını beklediklerini ifade ettiler.

Yıldırım: Can yakıcı bir tazminat ödenmeli

İHH Başkanı Bülent Yıldırım ise "Can yakıcı bir tazminat ödenmeli. Bütün dünyadan, Türkiye'den ve şehit ve yaralı ailelerinden özür dilenmeli. Ambargo ve abluka acilen kaldırılmalı. Ve kaldırıldığı 31 Mayıs 2011 tarihinde düzenlenecek yeni filo ile tespit edilmelidir" dedi.

Etiketler : #O   #uçaklar   #   #Mavi   #Marmara   #yanarken   #neden   #gönderilmedi?   
YORUMLAR
  • HUSEYIN SASMAZ   13-12-2010 00:21

    İslam Ümmeti Adına İfa Edilmesi Gereken En Acil İnsani ve İslami Görev, Gayri Meşru Yahudi Varlığının Yok Edilmesidir! 02 Aralık 2010 tarihinde Filistin kenti Hayfa'da gasıp Yahudi varlığının söndürmede aciz kaldığı büyük bir yangın çıkmış ve Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla iki yangın söndürme uçağı gönderilmişti. Başbakanlık Basın Merkezi'nin internet sitesinde gayrimeşru Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu'nun Erdoğan'ı telefonla arayarak teşekkür ettiği bilgisine yer verilmiş, Erdoğan'ın da cevaben ''41 vatandaşınızın hayatını kaybetmesini üzüntüyle öğrendim. Bu afet karşısında "insani ve İslami" bir görev olarak yardım etmemiz gerekiyordu." dediği belirtilmişti. Bunun ardından 05 Aralık 2010 tarihinde Türkiye ve Yahudi varlığı temsilcisinin Cenevre'de bir araya gelerek, Mavi Marmara baskını sonucu sözde gerilen ilişkileri düzeltmek amacıyla pazarlığa giriştikleri haberlere yansıdı. Bilindiği üzere AKP yönetimi, Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisini korunmasız bir şekilde göndererek tüm dünyanın gözleri önünde, geminin uluslararası karasularında seyir halindeyken gayri meşru Yahudi varlığının saldırısına uğramasına, 9 Müslüman kardeşimizin şehit edilmesine seyirci kalmış, gasıp Yahudi varlığına anladığı dilden cevap vermek yerine aciz bir şekilde özür ve tazminat beklemeyi bir üstünlük olarak Türkiye kamuoyuna ve İslami beldelerdeki Müslümanlara yutturmaya çalışmaktadır. Ey Türkiye'deki Müslümanlar! Eğer AKP yönetimi özür ve tazminat mizansenini, Yahudi varlığının İslami ümmet tarafından meşru bir devlet olarak tanınıp güvence altına alınması amacıyla Yahudi varlığı ile barış konusunda uzlaşma sağlanıncaya kadar sürdürür, Peres'in "one minute" sonrası yalanlanan özrü gibi bir özür haberlerde geçer, tazminatın ise Yahudi varlığı yerine Başbakan'ın örtülü ödeneğinden karşılandığı ortaya çıkarsa hiç şaşırmayınız. Ayrıca AKP yönetiminin, ister özür ve tazminat konusu üzerinden ister yangın yardımı adı altında Yahudi varlığı ile resmi yada gayri resmi görüşme yapması, pazarlık etmesi, ilişki kurması Yahudi varlığının kendisi gibi gayri meşrudur, Allah'a, Resulü'ne ve müminlere ihanet etmektir. İslam ümmeti adına yapılması gereken en acil insani ve İslami görev, gayri meşru Yahudi varlığının yok edilmesi, Filistin topraklarından sökülüp atılmasıdır. Bu da ancak Allah'ın izniyle pek yakında, Allah'tan gereği gibi korkan muhlis bir halifenin emriyle top yekûn harekete geçecek olan İslam orduları eliyle olur. وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ Zulmedenler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini bileceklerdir.[Şuarâ 227]

  • ilyas metin   08-12-2010 17:05

    tam yerinde bir soru

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN